26 Şubat 2013

Karan oyun hamuruyla tanıştı

Biz çocukken bazı oyuncaklar burada yoktu,  yurtdışından gelirdi "halam isviçreden getirdi" diyen arkadaşımın kulakları çınlasın, bu durum çok klişeydi. "Babam fransadan getirdi" gibi cümlelere bağlı, altın gibi değerli Barbielerimiz falan vardı.

Ben oyun hamuruyla çok geç tanışmış olabilirim, zira büyüdüğüm yerde doğru dürüst boya kalemi bile yoktu. Babamın Faber Castell'in o zamanki ortakları ile olan yakınlığı sayesinde, çaba gösterir yeni şeyleri bize uzakta da olsak almaya ve getirmeye çalışırdı. 2-3 ayda bir sefer, 1 koli gelirdi evimize. Sabah o kutuyu gördüğümde "yaşama sevinci" nedir onu tattığımı anlıyorum şimdi düşününce. Rengarenk boya kalemleri, kokulu kurşun kalemler, defterler, masal kitapları, boyama kitapları vs.. birgün içinden oyun hamuru da çıkmıştı.. Çubuk şeklinde sanki streçlenmiş gibi görünen renkli şeyler.. Ben onları ilk anda boya kalemi sandım, pastel gibi. Üzerinde etiket falan yok. Denedim yamuldu gitti, kağıdı boyamadı. "Anneaaeee dedim bu ne?" oyun hamuruymuş. Yaşım olmuş belki 7-8 emin değilim. 1-2 gün oynadım, sıkıldım bıraktım diye hatırlıyorum. Annem bir hayli heveslendirmeye çalıştı "bak bu çiçek bu da böcek" şeklinde el sanatlarını konuşturup neler yapabileceğimi göstermeye çalıştı ama bende tık yok. Sokakta sabahtan akşama kadar deli gibi oynayabiliyordum sonuçta, daha heyecanlı ve tatlı bir oyun halindeydim, özgürdüm, bu kadar durağan oyunlara ancak kar yağdığında evde mahsur kalınca itibar edebilirdim. Oyun hamuru ile sıkıldım, yaşım mı geçmişti artık bilmem. Okulda bir iki sefer undan hamur yaptırmıştı ilkokul öğretmenimiz, kimseyi sarmadı olay. Yaşla alakalı bence.



Karan'ın ilk sanat eserleri: renkli yılanlar :)
Çocuk milleti için büyük konuşmaya gelmez. Karan ikizler burcu, benim gibi bayağı sosyal. Aynı zamanda çok analitik halleri var, babası makine mühendisi. İkimizden de almış sanırsam. Çok sosyal bir çocuk, arkadaşlarıyla olduğu anlarda oldukça lider. Dün ilk defa oyun hamuru aldım geldim eve. Öyle bir anlık hevesle değil. 7-8 aydır sabırla bekliyorum almak için. "Hayatta hele bir çocuğum olsun..." diye kurduğum 10 hayalden biri, onunla oyun hamuruyla oynamaktır. Sanki kendi geç kalmışlığımı hatırlatır gibi, pek hevesliyimdir buna. Genel prensip "bırak çocuk seni yönlendirsin" olduğu için, bu oyunda da karışmadım. Verdim hamuru eline. Önce ne yapacağını bilemedi. Kutusundan silindir gibi çıkan hamuru bozmaktan çekindi. Sonra baktım azıcık yönlendirilmeye ihtiyacı var "annecim ne bu sence? yumuşak mı?" dedim. "Hı hı" dedi. "Keselim mi birazcık bundan" dedim. Plastik bıçak verdim. Dokunmaya çekindi yine sanki bozulmaması mı lazım, ne yapsam der gibi. Aldım bıçağı kestim hamurdan bir parça. Nası rahatladı çocuk bir anda. O da kesmeye çalıştı kopardı. Hala bakıyor ne bu ne yapmam lazım diye. Al dedim sana bir elma ve o anda kavradı olayı. Diğer kutuları açmak istedi. Kırmızı kapaklıdan kırmızı hamur çıktı ya, sordum, diğer kapak renklerine göre hemen tahmin etti ne renk çıkacağını. Başladı yılanlar yapmaya hahaha.. 2.5 yaşında işte. Oynadıkça sevdi, oynadıkça değişik şekiller yapmaya ve yapamasa da benzetip rol yapıp hareket ettirmeye başladı. Sonra "tetessür edeğvim anne, po nonik, po seğdim bu oyunu men"*** dedi. Hem de doymadı, bunu 3 kere dedi. 1-2 sefer de yerinden kalkıp öptü bu sevinçle beni :) Ben  de çok keyif aldım bu anlardan.
Beni köle gibi kullanıyor şimdi, sabah akşam şunu yap bunu yap. "Sen yap" diyorum, "Çok zor ben yılan yapayım sen pasta" diyor. Pasta oluyor sana yılanlı pasta. Dün 1 bugün 2, bakalım yarın ne yaptıracak :)

Yılanlar Karan'dan, Pasta benden..
(Yılanların ağızlarını da ben yaptım tabiki)
Bugüne kadar hamur vermek için sabırla doğru zamanı bekledim. Yemeyecek kadar, atmayacak kadar, bir yerlere yapıştırmayacak kadar büyüsün diye. Ama benim kadar geç tanışmasın diye de özellikle aklımda tuttum. 25 yaşımdan sonra kilden heykel yapmanın tadını alınca, "keşke bir gün çocuğumla da yapsam" diye düşündüğümü hatırlıyorum. Heykele doğumdan beri, hala yapacak zaman bulamadım ama oyun hamuru da bir hayli tatmin ediyor şuanda. Karanla bu oyunu oynamak "yaşama sevincim" oldu.

100. yazımın ne konuda olacağını hayatta kestiremezdim ama konu "oyun hamuru" oldu. Hepimize hayırlı olsun :D


***çevirmenin notu: "teşekkür ederim anne. çok komik. çok sevdim bu oyunu ben".




Bu da timsahımız..
Ben de iyi açıldım heee ..


2 yorum:

Aslı Araz Kılıç dedi ki...

benim kulaklar da çınladı :))

karanin annesi dedi ki...

Ah Aslicim ne guzel oynardik ya :)sevgiyle aniyorum her zaman..