16 Ekim 2012

Bağımlılık ve Bağlılık

Hergün eve varmama yakın dakikalarda, Karan beni pencerede beklemeye başladı birkaç aydır. İşten gelir gelmez, en az yarım saat kucakta ve sarmaş dolaş hasret gidermek artık bir rutin oldu ve hiç şikayetçi değilim. Kapıdan girip ayakkabımı çıkarmamı bile zor bekliyor. Kavuşmak çok güzel bir duygu, ben de onu çok özlüyorum gün boyu.

Geçen gün yine bu şekilde işten geldikten sonra sevgili Karancığımla oturmuş kitap okuyorduk. Durmadan öpüyor sarılıyor, kedi gibi yanaklarımızı sürtüyoruz. Aralarda da bir satır okuyoruz, sonra koklaşmaya devam.



Dedim ki, "annecim ben seni çok seviyorum, biliyorsun değil mi?" Karan "hı hı".
"Sen de beni seviyor musun Karancığım", cevap, "hı hı".
"Ben her zaman senin yanında olacağım, biliyorsun değil mi" Bu soruya daha bir sevinçle "hı hı!!".

"Annecim peki sen de hep benim yanımda olur musun"
Cevap: "ı-ıh!"

Bir kaç saniye sessizlikten sonra, ben "Aferin!" dedim ve tekrar sarıldık.

Çok doğru bir cevap vermişti aslında, kısacık bir an üzüldüm bu cevaba ama ardından hızlıca sevindim. Bu diyalogları derinlemesine anlayamayacak bir yaşta olsa da, söylediğim herşeyin biryerlere yazıldığını ve içten içe yerleştiğini biliyorum. Karan'ın cevabı aslında hayatın ta kendisiydi ve o kadar doğruydu ki.

Ben anne olarak onun bana ihtiyacı olduğu her anda elimden geldiğince onu desteklemekle yükümlüyüm. Ancak çocuğumun, zamanla kuruyup, yaradan kopan bir kabuk gibi, benden kopacağını bilmeli, her zaman hatırlamalı ve desteklemeliyim. Biliyorum ki ben onu ne kadar çok desteklersem, ne kadar onu teşvik eder ve bağımsızlaşması için kendi güçlerini geliştirmesine izin verirsem, o aslında bu şekilde bana bağlı bir evlat ancak aynı zamanda bağımsız bir birey olabilir. Var oluşuna ne kadar katkıda bulunabilirsem o kadar mutlu olurum.

Tabi ki bazen farkında olmadan ısrar ettiğimi, aslında çok da mühim olmayan bir olayda direttiğimi farkediyorum. Bizler bu şekilde büyütüldüğümüz için bazı şeyler kemikleşmiş olabilir, farkında olup değişmeye çalışmak aslında o kadar da zor değil.

Örneğin Karan bazen kıyafetlerini tuhaf kombinler yapmak istiyor, ben de ısrar ediyorum, bu renkler uymaz birbirine diye. Sonra çok geçmeden, "ne önemi var" diyorum. Çocuk bırak istediğini giysin. Üşüme riski yoksa bırak giysin. Ne kaybeder ki. Veya mevsime göre ince birşey için ısrar ediyorsa, o zaman da yanıma ilave bir hırka alabilirim, nasılsa dışarı çıktıktan kısa süre sonra üşüdüm diye gelecek. O zaman giyebilir.

Kaşık çatalla istediği gibi yemeğini yesin ne olur ki kıyafetleri kirlense? Zaten daha eskimeden küçülmüyor mu? Bir an önce yemek yemeği öğrenmesini istiyorsam, bol bol antrenman yapması gerekmez mi? 15 aylıkken çatalla tanıştı, bir kaç aydır da kaşıkla gayet güzel yemeğini yiyor. Tabi çorbayı hala ben yediriyorum hepsi bu.


Çocuğun yerine herşeyi yaptıkça, kendine güvensizlik gelişir diye uyarıyor uzmanlar da zaten. Sağını solunu bilen, ayakkabısında zorlansa da, plaj terliklerini kendi giyebilen oğlum, özgür bıraktıkça daha sakin ve uyumlu oluyor.  Bağımlı çocuklar yetiştirmek istemiyorsak, düşünce kendi kendine kalkmasına, elini yüzünü kendi yıkamasına, yemeğini kendi yemesine, merdiveni trabzana tutunarak kendi çıkmasına, yanında eşlik ederek izin vermek gerekiyor.Anne yüreği sürekli mangal gibi zaten, ama herşeye onların daha mutlu olması için destek vermemiz ve alışmamız gerekli.

Bağımlı değil, bağlı ve sevgi dolu bireyler olmaları dileğiyle..




Hiç yorum yok: