En basit nedeni Karan'ı gözüm arkada kalmadan bırakamamamdır.Bakıcı konusu ayrı bir mevzu. Ama dünyanın en iyi bakıcısı da gelse, o kadar küçükken bebeği kimseye bırakamıyor insan.

Derken ek besinlere başlayınca kararım biraz daha kesinleşti: Karan'ı şu dönemde bırakmama imkan yoktu.
Ek besin geçişi gerçekten umduğumdan daha zor oldu. Yutkunmayı öğrenmek ne zor şeymiş yarabbim! Bir mama hazırlıyorsunuz, size göre pütür namına hiç birşey yok. Ama bebek öyle düşünmüyor!! Kabul ettirmek için ne şaklabanlıklar, ne oyunlar, ne şarkılar .. Hayatım boyunca ses tellerimin en çok zorlandığı dönem bu olmuştur, gerçekten inanılmaz dil döktüm yedirene kadar! O dönemi bir başkası bu kadar sabırla yönetemeyebilir. Ancak ve ancak anne pes etmeden sonuna kadar sabırla uğraşabilir. Ya da en azından anane, babane veya teyze gibi bir yakını bu kadar özen gösterebilir, ama bir bakıcı için gerçekten çok çok çok şanslı olmalısınız.
Karan 7.5 aylık civarında ilk nezlesini oldu, işte bu bile yemek konusunda 1 haftalık bir duraklama dönemi demek. Hastalıklardan konuşmayı pek hazetmem ancak bir bebek hasta olunca gerçekten bununla başetmek çok zor, çünkü bebek bu konuyla başedemiyor. Burnun tıkanmasına duyduğu öfke, her şeye ağlamasına neden oluyor. Burnu açmak için gösterdiğiniz çabaya direniyor. Şurubunu içmek istemiyor. Mama yemek istemiyor. Meme emmek, evet istiyor, ancak burnu tıkandıkça emmeyi durdurmak zorunda kaldığı için basıyor feryadı!
Uyku da ayrı sorun. Yan yatmayı sürdürse, burnun bir deliği açılıp nefes alabilecek. Ancak sık sık pozisyon değiştirmek istediği için burun sürekli tıkanıyor, nefes alamadığı için uyanıyor, vay efendim neden uyuyamıyor diye bir feryat daha..
Yanında yatıp, yan yatması için sırtını göğsüme dayıyordum ve öyle uyuyorduk beraber. Yoksa srtüstü yatarsa burnu tıkanacak. O zaman nefes alabildiği için uyuyordu. Diğer yanına dönmek istediğinde yine sırtına destek oluyordum. Diğer yandan annesi de yanında diye keyfine diyecek yok :)
Bu kadar uykusuz bu kadar yorgunken çalışmak mümkün mü? Tabi bir çok kişi bu kadar şanslı değil, çalışmak zorunda kalıyorlar. Önceki evimizde yan komşum da benden 2-3 hafta sonra doğum yapmıştı. Tahminimce yasal izin süresi dolduktan sonra eşiyle bir tartışmaları bizim evden duyulmuştu. Eşi diyordu ki "herkes çalışıyor, çocuğu evde bırakıp çalışıyor, sen duygusal davranıyorsun sen de çalışmak zorundasın!" Malesef evet, çalışmak zorunda olmak çok zor, çocuğunu evde bırakmaya gönlü el vermeyen bir anne için bu inanılmaz zor! :(
Ben de işe döndüğümde Karan 10 aylıktı. Tabi günde 5-6 saat gidiyordum. Akşamüstü 4-5 civarı eve dönüp Karan'la ilgileniyordum. Hesaplamıştım, ofiste 5 saat geçirirken Karanla 7 saat geçiriyordum ve bu düşünce vicdanımı rahatlatıyordu. İşe dönmek hem sosyal olarak kendime iyi geldi, hem de erken dönebildiğim için Karanla zaman geçirebildiğim için daha iyi hissediyordum. Ayrıca aslında ofiste dinleniyordum :))
Benim hassas davranmam, Karan için gösterdiğim özveri bir çok yakınımı endişeye düşürmüştü. Ben eminim ki bütün anneler bu dönemde, en azından bebek ayaklanana kadar, en az benim kadar hassas ve detaycı oluyorlardır. Olmamaya imkan yok. Ama herkes imkanları el verdiğince bu süreci sonuna kadar uzatıp mümkün olduğunca geç işe dönüyor işte. Her halükarda sonuç her bebek için aynı aslında: sağlıklı ve neşeli bütün çocuklar. İşe ne zaman döndüğümüzle değil, o süreci ne kadar iyi yönettiğimizle alakalı herşey. Bebeğe bakacak kişiyi extra özenle seçtiğimiz, sabah 1 saat erken kalkıp bebekle vakit geçirdiğimiz, akşam herkes ayağını uzatıp dinlenirken, biz bebeğin yoğurdunu mamasını akşamdan hazırladığımız için mutlu bebekler. 1 günün 35 saat olmasını dilediğim zamanlardı bunlar. Extra efor ve zaman yaratıp daha çok yorulsam da daha huzurlu uyumak için verdiğim çaba ve duyduğum tatmin herşeye değer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder