12 Kasım 2011

Düş artık göbek nolur düş!

Yeni bebek, harika kokusu ve yumuşacık teniyle, her kucağınıza alışta içinizi dolduran mutluluk ve hayatınız boyunca aslında içten içe beklediğiniz "tam olma" duygusuyla muhteşem bir deneyim. Ama dokunmaya korktuğunuz bir yer var : Göbek!



Hergün saf alkolle silinmesi gerekiyor, altını değiştirirken dikkat etmek gerekiyor. Bazen damla damla kanama olabiliyor. Hele erkek bebekse, altını açtığınızda pipinin sağı solu belli olmadığı için, göbeğe çiş gelebiliyor. Karan, benim gözümü, teyzesinin boynunu ve babasının alnını bile isabet ettirebildiği, çeşitli başarılara sahip!

Doktor 1 hafta 10 gün içinde düşeceğini, o zamana kadar pek banyo yaptırmamamızı önerdi. Hastanede aldığımız bebek bakımı eğitimindeki gibi yıkayabileceksek banyo serbestti! (Bebeği elinize yüz üstü yatırıyorsunuz, kolları ve bacakları sarkıyor, işaret ve orta parmağınızla boynuna destek oluyorsunuz, bu şekilde duşun altında bebeğin sırtından su süzülecek şekilde yıkıyorsunuz. Yok ben almayayım, bir fırın ekmek yememiz lazım daha)
Dolayısıyla bebek zaten temiz, vücudunu ıslak pamukla siliyoruz, popodan suyu süzdürüyoruz, bekliyoruz ki göbek düşsün.

Herkesinki 1 hafta içinde düşerken, Karan'ın göbeği 17 gün boyunca bizi inlete inlete bekletti! Ayrıca düşmesine rağmen mercimek kadar bir kabuk neredeyse 1 ay kadar daha orada kalmaya devam etti. Çin işkencesi!

Dolayısıyla o kadar gün bebek hiç küvet suyuna girmediği için, ilk başlarda banyodan pek hoşlanmadı. Bir sürü yerde okuduğum "anne şarkı söyler bebek sakinleşir" cümlesi bizim için şehir efsanesi olarak kaldı (yok canım benim sesim o kadar da kötü değildir diye umuyorum).
Nihayet 6. sefer banyo yapışında kedi mırlamasına benzer keyif sesleri çıkarmaya başlayınca Karan, biz de banyo işinden zevk almaya başladık.

Karan ilk 10 günlük süper uyku döneminde kalınca bir battaniyenin içinde yattı. Eve ilk gediğimizde, bir iki gün boyunca sık sık ağlayıp uyanınca sıcak istediğini anlayıp sarmıştık. 10 günlük sürenin sonunda yine sık sık uyanıp ağlamaya başladı. O zaman da biraz daha ince bir battaniye istediğini farkettik, rahatladı. 20 günlük falan olduğunda atlet üstüne tulum giyen oğlum, yine ağlıyordu. Temmuz ayının sıcağında 2. katın fazla geldiğini ve 2. katı kısa kollu ve kısa bacaklı tulumlarla değiştirmemiz gerektiğini anladık. Atlet üstüne bu yazlık tulumlarla Karan keyiflendi.

1 aylıkken doktor kontrolüne gittiğimizde aşı oldu, herşey yolundaydı, süt problemimiz yoktu ve bebek yaşıtlarından biraz büyüktü. Büyük bebeğe bakması kolay oluyor, el doldurunca daha rahat giydirip soyuyorsunuz, daha kolay yıkıyorsunuz.

Benim kanamalarım azalmıştı ama henüz bitmemişti. Pişik oldum. Kabız oldum. Karan'ın keyfi yerinde. Olan bana oluyor :)

Hiç yorum yok: