11 Kasım 2011

Alışveriş kabusu: Multifunctional termometre ve diğerleri..

Hamileyken hevesle cinsiyetin belli olmasını bekler insan. Bir an önce minik zıbınlar tulumlar alma hevesi gelir akla ilk önce. Ancak bu küçük insana uygun yastık bile yoktur ki evde.. Eve hiç bu kadar minik bir insan misafir bile olmamıştır ki.. Ona oda düzenlemek, hayatını en konforlu hale getirmek için tüm aile telaşla hazırlanmaya başlar.



Bebek odası detayları da kişiden kişiye değişiyor. Çeşitli websitelerinde check list verirler. Mutlaka oda ısı ve nem ölçer cihazı geçer, hatta bazıları basınç da ölçüyor, emzirme yastığı geçer, banyoda bebeği hafifçe dik şekilde uzanmış gibi yatırabileceğiniz plastik şezlong bile vardır..

Hangi akla hizmet edip aldım o şezlongu bilmiyorum. Zira ürün tanıtımındaki fotoğraflara bakınca çok faydalı görünüyor ama malesef bebek hiç de o fotoğraflardaki gibi hoşlanmıyor bu aletten. Aksine bir arkadaşımın verdiği küvet filesi çok çok daha kullanışlı. Gerçekten de bebek 5-6 aylık olana kadar tek başınıza yıkayabiliyorsunuz bu file sayesinde, ve ilk 1-2 dakikadan sonra bebek de hoşlanıyor şezlong yerine hamağa benzer bu fileye yatmaktan.

Sıradan civalı bir termometreyle ateş ölçmek pek kolay olmadığı gibi, alınan sonuç da sağlıklı olmuyor. 1-2 saniyede kulaktan ölçüm yapan ürünler daha kullanışlı. Ama çok fonksiyonlu olunca sık sık arıza yapıyor yada en azından ben bu konuda şanssız çıktım. 1 yıl içinde 3 sefer servise gitti ve 4. bozulmasında yeniden servisi aramaya uğraşmadım bile. Farklı bir marka daha aldım.

İşin komik tarafı, çocuk ilk 1 yıl sadece 1 sefer hastalandı, yani termometre durduğu yerde bozuldu.

Doğumu yaklaşan arkadaşlarımdan gelen sorulara bakınca şu konu ilk sırada diyebilirim:

biberon sterilizatörü aldın mı?
Yok canım tabi ki almadım. Bir kere ilk 6 ay anne sütü veriyorsanız ve benim kadar bırakmasından korkuyorsanız pek biberon kullanmıyorsunuz. Eğer ki bu süreçte çalışmayı da düşünmüyorsanız sürekli memeden emzirecekseniz hiç gerek yok bence. Doktorumuz da aynı uyarıyı yapmıştı , eğer biberon bebeğe kolay ve rahat gelirse bir daha anne memesi ile zorlanmak istemeyebilir ve emmeyebilir. Ben bu konuda hassastım, sizi bilemem.

6 ay boyunca sadece anne sütü verdikten sonra ek besinlerle beraber meyve suları için biberon kullanmaya çalıştık. O aya kadar bebek artık büyüdüğü ve memeye iyice bağlandığı için, biberon riski bir hayli azalmış oluyor. Ayrıca bebeğin emmesi ile pompanın sütü çekmesi arasında bir hayli fark var, bebek memeyi tam boşaltabiliyor, sadece pompa ile o kadar iyi boşalmıyor. Süt yapımı yavaşlayabilir, veya sürekli memede bir miktar süt kaldığı için mastit gibi problemler olabiliyor.

Diğer taraftan, "bebekleri steril değil, temiz çevrede büyütün" diye çok güçlü bir öneri var. Kaynamış soğumuş suyla yıkanan bebeklerden tutun, memesini alkolle silen annelere kadar birçok hikaye duydum veya okudum. Ben bu güçlü öneriye kesinlikle katılıyorum. Biberon kullanmaya başladıktan sonra evde eski bir kettle vardı, biberonları onun içinde kaynatıyordum, kettleda suyun kaynama süresi belli, 30 saniye falan sürüyor, maksat mikrobu kırılsın, bence yeterli.

İkinciliği "yoğurt makinası aldın mı" sorusuna verebiliriz.
Evet aldım ama bebek 6 aylıkken, doğumdan önce yük etmeye gerek yok. Doktorumla bir hayli tartıştım aslında, evde yapılan hiç bir süt ürünü hijyen kurallarına uygun olmaz diye. Ancak bu konuda mesele hijyenden ziyade şuymuş: Eğer dışarıda satılan yoğurtlardan, günlük veya en fazla 1-2 günlük olan taze yoğurt bulabiliyorsanız, verin bebeğinize dedi. Çünkü asıl mesele, yoğurtta 2 günden sonra laktik asit  üretimi artıyor ve bu bebeğin hazımsızlık çekmesine, gaz sancısı yaşamasına neden oluyor. Yoğurt mevzusu bence sürekli yanlış anlaşılıyor. Evde mayalanan yoğurt günlük olduğu için tatlı oluyor bebek severek tüketiyor ve sindirim sistemi sıkıntı çekmiyor. Bütün mesele bu.

Yoğurt makinasının, 150gr lık 6 adet küçük kapları var, her gün 2 kap mayalıyordum, bu şekilde gün aşırı yoğurt mayalamış oluyordum. Bir seferde bir kabı yerdi oğlum. Ama o kapları her mayalamadan önce bizim emektar kettleda şöyle bir kaynatıp içimi rahatlatıyordum. Sütün ısısını falan zamanla göz kararı alışıyorsunuz, bu iş 5 dakikalık bir iş oluyor. Zaten 6 ay kullanıyorsunuz, çocuk 1 yaşına girdikten sonra normal taze yoğurt yiyebiliyor, herhangi bir alerjik problemi yoksa tabi.

"Meme sağma pompası manuel mi otomatik mi olsun" sorusu 3.lüğü hakediyor.
Açıkçası mümkünse ikisini de hastanede deneyin derim. Kişiden kişiye değişebilir. Benim bazı arkadaşlarım otomatik makinadan çok memnun olduklarını söylerler ama ben manuelden yana kullanıyorum oyumu. Doğumdan sonra ilk defa hastanede kullandım makinayı, memeyi tam kavrayamadığını düşünüyorum. Eve gelirken manuel pompa aldık, 3. gün o pompa sayesinde sütüm indi. 4.gün bebek emdikten sonra 3-4 dakikada kalan sütü sağabiliyordum.

İnsan ilk defa anne baba olunca, herşeye fazla dikkat ediyor. Bebek suyu sıcaklığını ayarlamak o kadar mühim bir konu haline geliyor ki, çocuğu suya koyduğunuzda ağlıyor diye kahroluyorsunuz "öff ya yine sıcak oldu herhalde, acaba soğuk mu oldu" diye hep bir ikilem.. Halbuki bebek her halükarda ilk 4-5 sefer banyoda ağlayacak, çünkü herşeyden korkuyor. Anne karnında 36 derecede 9 ayını geçirdiğine göre, herhalde suyu 36 derece yaparsak üşümez diye düşünerek kendimizi rahatlattık, çocuk dile gelip doğrusunu söyleyemediğine göre yapacak pek fazla birşey yok. Çok fonksiyonlu bir termometreniz ile de ölçebilirsiniz veya fil, ördek gibi şekillerde su termometreleri de var, büyüyünce banyoda oyuncak olarak hayatını sürdürebilen, uzun ömülü nadir bebek eşyalarındandır kendileri. Önemli olan ortam ısısının yeterli olması.

Bebek alezi geldi aklıma şimdi.
Aslında bebek bezleri çok güzel, alez pek gerekmiyor ama ben de tabi almıştım. Bir gece kendi yatağımda çarşafın altına serdim uyudum.Çok terletiyor arkadaşlar, hiç kullanmadım o yüzden. Zaten çiş sorunu pek olmuyor da, bebek küçükken sık sık kusabiliyor, süt yatağa leke yapıyor. O yüzden çarşafın altına başka bir penye battaniye daha koyarak yatağı korumanızı öneririm. Oğlum şimdi 17 aylık, yatağın alt tarafına koyuyorum alezi, çünkü daha yeni yeni geceleri bez dolup taştığı zamanlar olmaya başladı, o da belden aşağı kısma denk gelecek şekilde yerlestiriyorum ki çocuk terlemesin, zaten çok çok nadiren çiş kaçağı yaşıyoruz.


Yastık ve yorgan arayışımı hatırladım.
Organik olsun, yün olsun diye çok özenmiştim :) Yastık 1 yaşına kadar önermiyorlar ama oğlumun hafif reflü sorunu olmuştu, o nedenle 7. ay ince bir yastık kullanmaya başladık. Bu konuda önemli olan kriter, bebeğin güçlü şekilde ve zorlanmadan kendini döndürebiliyor yaşta olması.
Ancak yorgana daha çoooook varmış ya :) Bir hayli erken almışız ama olsun napalım artık :) Sıkı örgülü kalınca pamuklu bir battaniye ve soğuk zamanlarda torba şeklinde olan pamuklu uyku tulumları kışı kurtardı. Odası çok ısınıyorsa o tulumlar da fazla geliyor, o zaman pijamaya ilaveten penye bir yelek giydirerek battaniye örtmek yeterli oluyor.

Beşik ve mobilya seçerken çok zorlandık. Sonunda seçtiğimiz beşiğin, okuduğumuz tüm uyarılara uymasına dikkat ettik. Kenarı 60cm civarı, parmaklık araları 8-10cm den fazla olmayan, sağlığa zararlı malzeme ve boya içermeyen!! Bu son konunun önemini dişler çıkarken anlayacaktım. Zira oğlum her diş için bir parça daha kemirerek beşik kenarına yeni bir şekil vermeyi başardı.

Beşiğin küçük mü büyük mü olmasına gelince aslında ikisininde ayrı avantajları ve dezavantajları var.Örneğin biz büyük bir beşik aldık, ben size ondan bahsedeyim biraz.
Bebeğin ne kadar hızlı büyüdüğünü bebeğe sahip olana kadar pek hayal edememişim. Bizimki biraz da iri bir çocuk, iyi ki büyük bir beşik almışım diyorum şimdi. Kenarları çıkınca ve ayak ucundaki çekmece modülü kaldırılınca boyu 30cm daha da uzuyor, o yüzden 10 yaşına kadar falan çok rahatlıkla kullanacağını sanıyorum. Ayrıca şuan beşik hali 140cm olan bu yatağa, bebek 7-8 aylık olana kadar, benim gibi 160cm boyunda biri olunca, gerektiğinde ben de yanına uzanabiliyordum oğlum hastayken veya diş çıkardığı huzursuz gecelerde. Çocuğu alıp kendi yatağıma neden getirmediğim konusunu başka bir yazıda anlatmayı düşünüyorum.
Büyük beşiğin dezavantajlarından biri, beşik kenarı yumuşak koruyucularının çok küçük beşiklere göre yapılıyor olması. Genelde beşikler 70cmX100cm veya 80cmX120cm standartlarında olduğu için, bizim 80cmX140cm beşiğe yatak kenarı o kadar zor buldum ki, zaten o bulduğum da kısa kaldı ama yapacak pek birşey yok tabi. Ayrıca içine uygun yatak da yok, özel üretim yaptırdık. Özel üretim derken korkutmasın, maliyeti ve üretim aşaması zahmetli değil.

Kıyafetlere gelince, tarzınız nasıl olursa olsun, şu bir gerçek: bebek 1 yaşına gelene kadar, o gördüğümüzde dağıldığımız, hastası olduğumuz gömlekleri, pantolonları, ceketleri giymekten nefret edeceğidir. Bebek, yumuşak eşofman altları , salopetler, tulumlar giydiğinde huzurlu olunca siz de huzurla gezebiliyorsunuz.


Son olarak, annemin getirdiği ve aslında ilk gördüğümde pek de kayda değer bulmadığım, ama bebek doğduktan sonra kış geldiğinde, tepe tepe kullandığım ve her seferinde şükrettiğim super cool battaniyemizden bahsedeceğim. Karan haziran doğumlu olduğu için kış aylarında 4-5 aylıktı. Bu battaniye bu aylarda kullanmak için çok mükemmel. Zarf şeklinde bir battaniye düşünün, ince ama içi elyaftan, yumuşacık. Çocuğun kolları ve bacakları zarfın birleştiği yerlerden rahatça dışarı doğru çıkabiliyor, ama istenirse fermuarla kapatılabiliyor da. Ve bebeğin başı, çoban abası gibi olan baş tarafta kalıyor, soğuktan korunuyor. Ayrıca o aylarda bebeği henüz oturtmadığınız için, dışarı çıkarken bu battaniyeyi açıp bebeği üstüne yatırıyorsunuz, çıtçıtları çıtladınız bitti. Çocuk dışarı çıkmaya hazır. Tüm astronot tulumları ve mont üstüne sarılmış battaniyeleri solda sıfır bırakmıyor mu ama?

İyi alışverişler :)

Hiç yorum yok: