7 Mart 2014

Bazen de sırf unutmamak, hatırlayabilmek için yazıyorum..

Bu aralar Karan büyüdükçe yazmaya gerek kalmıyor, aslında sorunlar bitti diye değil, tabi ki sıklıkla sorunlar çıkıyor ama çözümü eskisinden hızlı olduğu için..
Yani eskisi gibi 2-3 gün boyunca sorunlar çözülmeden kalmadığı için, konular hızlıca çözümlenip kapandığı için yazılarım azaldı.(neden sıksık yazamıyorum derken geç de olsa jeton düştü)

Hatta bugünlerde genelde anılar oluşuyor, bana göre..Bu blog aslında zamanla sade bir anektoda dönüşse kimse şaşırmaz sanki...Aslında bu akşam Karan'dan birşeyler öğrendim ve her zaman hatırlamak istiyorum..
Karan bugün akşam yemeğini yemek için masaya otururken, sandalyesini ayarlayamadı, şikayetini ise konuşmadan, ağlamaklı bir mızırdanarak belli etti. Ben de "sanırım rahatça oturamadın, sana yardım edeyim istersen" dedim ve masayı oynattım, oturmasına yardım ettim biraz.
Neden sonra aklıma geldi; çocuk on saniye sıkıntılı davrandı ve hemen derdini  anlamam ona ne kazandırdı diye? Türlü cümleler kurabilen, 30a kadar sayabilen, 40-50 kelime ingilzce konuşabilen bir çocuk için, neredeyse kendi kendine çözebileceği kadar basit bir sandalye çekme sorununu, neden ben zerre kadar "talep" edilmeden çözmüştüm?

Alışkanlık!!

Çocuk büyüyor da biz o hıza yetişemiyor, idrak edemiyoruz sanırım.
Mesela bugün izledim, okulda başka bir çocuk neredeyse kayak, jimnastik falan yapacak kabiliyete ulaşmış, babası hala, montunu giyerken "dikkat et de düşme" diyor, ne kadar da uykudayız hepimiz,,, başkalarına dikkat edince anlıyor insan.. Karan sandalyesini çekmeyi ve kendini rahatça oturtmayı beceremez miydi? tabi ki yapardı ama ne o, ne de ben alışmamışız malesef,, hala ayakta uyuyoruz sanki.. Karan bir sandalyeyi çekmeyi bırak, konuyu izah edip yardım talep edemeyecek kadar küçük kalmış mı?.. Eğer öyle hissediyorsa da sorumlusu o değil, zaten benim muhtemelen!. Demek ki ona bu konuda yeterli olmasına rağmen yetersiz olduğunu empoze etmişim.

Velhasıl üzüldüm. Hızlıca sorunu çözmem lazımdı.
Geçmiş olsun, malesef fiziksel olarak soruna müdehale etmiş, masayı çekip Karan'ın oturması için sandalyeyi geriye almıştım.

Dedim ki: "sen azıcık ağladın, ben hemen anladım sanırım sorununu, değil mi?"
Karan: evet, sandalyemi çektin.
Ben: o zaman rahatladın sanırım. ama yanılabilirdim çünkü asıl sorununu bilemeyebilirdim.
Karan: ben ağladım, ama sana "anne sandalyemi çekermisin" demem lazımdı galiba!
Ben:  evet daha iyi olurdu sanırım


Alınan cevaplar sizi şoke ediyorsa, emin olun ki o çocuk büyümüş ve artık rahata erdiniz demektir :) biz şoktan bir çıksak keşke, hala aymıyoruz bazen böyle işte :)








Hiç yorum yok: