6 Aralık 2011

Karancığımın 1 haftalık depresyonu

Geçen hafta pazar günü eşim 1 haftalığına yurtdışına çıktı. Karanla başbaşa kaldığım en uzun süre bu. Daha önce de eşimin 1-2 geceliğine seyahate gittiği olurdu ama bu kadar uzun ayrı kalmak ne bana ne de Karan'a pek yaramadı :)



İlk gece Karan huysuzluk etse de, çok problem çıkarmadı. Ancak 2. akşam da kapıya kulak kesilip malesef babası gelmeyince, ilk önce yemek yemeyi kesti.

En sevdiği yemekleri dahi yediremedim. Makarnayı bile! Kafamın üzerinden uçan mandalina tabağı beni ayrıca şoka soktu. Yemesi için türlü sanatsal çalışmalarıma da olumlu sonuç alamadım...

Çocuğum doğduğundan beri hiç bu kadar huysuz, öfkeli ve inatçı olmamıştı. 18. ayda olması da bu duygularını daha ağır yaşamasına neden oldu. Ve ben sanırım hayatımın en zor 1 haftasını geçirdim.

Gece 3-4 sefer çığlıkla uyanıyordu, açlığını 1-2 lokma ile bastırdıktan sonra yemek yemiyordu, salatalık dişlemiyor ve meyve suyuna elinin tersiyle vurup avaz avaz ağlıyordu. Yalnızca süt içirebildim, yarım muz ve 2 kaşık muhallebi ile günlerini geçirdi. Bu mücadele döneminde yeni bebek yemeği tarifleri bile doğdu! Bazen yarım dilim ekmek ve yarım kepçe çorba yediği oldu. O kadar. Eski obur oğlum babasıyla çok uzaklara gitti sanki. Koltuğa uzanıyor, dakikalarca kalkmıyordu. Resmen eskisi gibi düz duvara tırmanmasını istiyordum. Oyun da oynayamıyorduk tabi.

Arda'nın gittiği yerde saat farkının da etkisiyle webcam ile görüşmemiz ancak 3. gün mümkün oldu. Karan'ı kucağıma aldım ve babasına o anki bakışını ömrüm boyunca unutacağımı sanmıyorum. Sanki "sen nerdesin kaç gün oldu, şimdi seni görüyorum ama anlayamıyorum nerdesin sen" der gibi, başı hafif yana eğik ve sitemli donuk bir bakışla ekrana bakıyordu. Birkaç dakika boyunca çok dikkatli şekilde babasını dinledi ve ekrana baktı. Ve sanki hiç bir şey olmamış gibi kucağımdan indi, oyuncaklarına gitti. Bu durumda aramızda bir decoder olmasını çok isterdim! Tam olarak ne düşündü ne hissetti hiç bir zaman bilemeyeceğiz :)


Sonunda 3.gün ishal oldu! 1 seferlik geçici birşeydir diye düşündüm ama 48 saati geçince mecburen doktora gittim. Tahliller temiz çıktı, doktor hiç birşey bulamadı. Oğlum açıkça depresyon yaşıyordu ve baba hasretinden hasta olmuştu!


Karan henüz cümle kurmuyor. Belli başlı kelimeleri tekrarlasa da bugüne kadar hiç cümle ile konuşmadı. Ancak hasretin 5. günü, kollarını yana açıp boş avuç içlerini göstere göstere "babba hok" (baba yok)dedi. İşte içime en çok bu oturdu. İlk cümlesinin bu olmasına çok üzüldüm. Çocuk dile geldi ve derdini söyledi resmen!

Sonraki webcam görüşmelerimize pek heveslenmedi. Ama cep telefonunu bana getirip "babba" diyordu, hani hadi babayı arayalım der gibi. Arıyorduk, kulağında babasını dinliyordu.

İştahsızlığı son güne kadar sürdü. Arda'nın dönmesine 1-2 gün kala ishali durmuştu.Bu sırada artık hangi gün sorarsam sorayım, yarın kim gelecek dediğimde "babba" diye cevap vermeye başlamıştı.

Çalan her kapıya baba diye koşuyor, başkası gelince ellerini yana açıp yine "yok" işareti yapıyordu.

Pazar sabahı "biraz sonra baba gelecek" diye bir hayli tekrarladım. Kahvaltısını gayet güzel yedi, babayı beklemeye başladık, sanki anlamıştı. Derken babası kapıdan içeri girince gösterdiği sevinç görülmeye değerdi! Zıplıyor tepiniyor küçük yumruklarını sıkıp tuhaf tuhaf sesler çıkarıyordu. Gün boyunca durup durup babasına sarıldı ve genelde kucağında ya da yanında oturdu. Keyfine diyecek yoktu..

Eski obur ve yaramaz oğluma kavuştuğum için -tabi kocama da:)- çok mutluyum!

Allah başka türlü ayrılık vermesin! :)

1 yorum:

Seda dedi ki...

kıyamam ben ona ...