Uzun zaman oldu, o kadar yoğunum ki, işler, seyahatler derken 2 aydan fazla olmuş yazamadım.
Hayatımızda bir çok şey değişti: En önemlisi ise ; 1.5 aydır uyuyoruz!!! Evet harika bir duyguymuş aralıksız uyumak :)
Nasıl olduysa çocuk bir kaç günde değişti. Hasta değilse, dişi ağrımıyorsa, gece 1 veya en fazla 2 sefer uyanıyor, ya susadığı için ya da bezi çok ıslandığı için. İşlem biter bitmez de arkasını dönüp seve seve uykuya dalıyor.
Uykunun tadını aldı, sabahları da zor uyandırıyoruz. Oldu ki biraz erken uyandı, ver yansın, ağlıyor hemen uyut beni şeklinde..
Ağlamaktan sözü gelmişken, hala ağlıyoruz herşeye çünkü pek konuşmaya niyetimiz yok. Evet 23 aylık oğlum konuşmaktan kaçınıyor, hatta konuşkan çocuklardan bile uzak duruyor, konuşmayan veya az konuşanlarla oynamayı tercih ediyor. Hala Anne demedi :) küçük hain! :p
Biraz panikledim tabi ama bir çok uzman hala çok geç olmadığını söyledi. Önümüzdeki 6 ay içinde söküleceğini umuyoruz. Hatta 3-4 yaşına kadar gecikebilirmiş bile, normal sayılan değerlerin üst sınırı 3.5-4 yaşmış, ancak ondan sonra endişelenmeye başlamalıymışız.
Tabi konuşmayınca, mükemmel bir beden dili geliştirdi, her derdini anlatıyor bir şekilde, biz de bu şekilde anladığımız müddetçe konuşmaya gerek duymuyor. Biraz anlamazdan gelmeye başladık bir kaç haftadır artık. Pek kendini zorlamıyor, bakalım bekliyoruz.
Yemek seçmeye başladı. Şöyle bir bakıyor tabağa, beğenmediyse "ı-ıh" diyip hemen arkasını dönüyor, hatta kaçıyor. Zor olan tarafı ise bugün beğenmediğini yarın beğenebiliyor, veya tam tersi. Kestirmesi zor.
Hala çikolata ve türevi abur cuburlarla tanışmadı, azimle herkesin ikramlarına karşı koymaya devam ediyorum. Abur cuburdan sayacaksak kinder süt dilimi veya kayısılı danino yiyor bazen, o kadar. Dondurmayla da tanıştık ama bugüne kadar yediklerini bir araya getirsek, bir top eder.
12 tanesi tam olarak olmak üzere, toplam 14 dişi çıktı. Üst köpek dişleri henüz baş gösterdi ama yarılma dönemi çok zor geçti. Artık akşamları diş fırçalıyoruz hafifçe. Diş fırçasıyla pek kolay olmadığı için parmak fırçası aldım, işaret parmağıma takıp fırçalamak daha kolay. Hem de çok daha yumuşak, sanki 1-2mm uzunluğunda ve ince bir silikon fırçayla siler gibi düşünebilirsiniz.
2 yaş sendromu bizde ağlamayla geçiyor, konuşmadığı için "hayır" meselesine pek gelemedik. Hala hayatını "hı-hı" ve "ı-ıh" ile yönetebiliyor. İstediği şey olmadığında ise biraz ağlıyor. Ancak pazarlığa açık bir çocuk, bir şekilde pazarlık yaparak istediğim kıvama getirebiliyorum, yani büyük bir sabırla çoğu zaman. Tabi istisna zamanlar da var, kabul ettiremediğim. Veya sabrımın yetmediği ve tartıştığımız zamanlar da oluyor.
Hastalıkla başetmeyi henüz öğrenmiş değil. Öyle çok sık hasta olan bir çocuk değil aslında, nezle oluyor diş çıkarırken, başka olmuyor. Ama burnunu sildirmiyor, okyanus suyu veya damla sıktırmıyor hala. Ayrıca bu işlemlere aşırı sinirleniyor.
Bir taraftan da büyüdüğünü, karakterlendiğini her geçen gün hissettiriyor. Bazı şeyler ona komik geliyor dikkat ediyorum, hoşuma gidiyor espri anlayışı.
Tatile gitmek kolaylaşmış, onu farkettik. Örneğin peşinden hiç durmadan koşardık önceden. Korkusuzca kontrolsüzce giderdi. Ama şimdi fazla uzaklaşmaktan endişe ediyor, restoranda otururken, masaların arasında kimseyi rahatsız etmeden ama cilve satarak gezinip oynuyor. Başka çocuklar varsa gidip ilgileniyor, özellikle 1-2 yaş büyük kız çocukları varsa bayılıyor onlarla oynamaya.
Ipad'de puzzle yapmak en büyük zevki. Evde hiç çıkarmıyoruz. Sanıyor ki, dışarıda gittiğimiz yerlerde var ama evde yok. Eğer bilse evde olduğunu elinden kurtaramayız, günlerinin tek yönlü geçmesini asla istemem. Şuanda bakıcıyla gündüzleri ahşap veya karton puzzle yapıyor, kitap okuyor, küplerden kuleler yapıyorlar, saklambaç oynuyorlar, 2 saat kadar parka veya öğretmenevine gidiyorlar. Öğretmenevine torunlarıyla gelen başka emekliler de oluyor, arkadaş oluyorlar. Birçok aktivite oluyor ve eğleniyor.
Geçenlerde bir pazar günü kumsala gittik, geçen yıldan beri ne kadar büyüdüğünü gördüm. Kum yemiyor, gözüne kaçtığını da öğrendi dikkat ediyor.
Kendi kendini oyalamayı bir şekilde öğrendi, eskisi kadar koala modu yaşamıyorum artık, eğer keyfi yoksa hastaysa diş çıkarıyorsa, istisnalar yaşıyoruz tabi.
Yemek yerken sevdiği bir program izlemek istiyor, kanalı programı beğenmezse yemiyor. O zaman laptoptan açıyoruz, yemek diyince boynumuz kıldan ince tabi. Ama hala genel olarak iştahı yerinde bir çocuk diyebiliriz.
Babasını hala kıskanıyor, aslında asıl mesele beni paylaşmak, tabi bunun için çok küçük henüz. Ama oyuncaklarını veya mamasını herkesle paylaşabilir, sorun etmiyor.
Akşam 10 da hiç sorun etmeden uyumaya gidiyor. "hadi annecim uyuyalım artık" dediğim anda, diğer herkese bay bay yapıp odasına yöneliyor, ama hala bir süre yanında durmam gerekiyor. Çoğu zaman kucağıma uzanıp 2-3 dakikada uykuya dalıyor.
O kadar çok yol katettik ki, şükrediyorum bugünümüze. Tek sorunumuz ve bizi her geçen gün biraz daha zorlayan bir tek konu kaldı: konuşmak.
"Ne zaman bitecek bu zor günler" diyen varsa, biz de 22 ayda bitti diyebilirim. Umarım herkesin daha da erken kolaylaşsın.
Sevgiler..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder