22 Kasım 2012

Kafayı çarpan Karan, enkaza dönen ben..

Birinin canı yanınca, canında hissetmeyi ancak çocuğum olduktan sonra gerçek manada yaşadım.

Karan'ın ne zaman canı yansa benim de canımdan can kopuyor sanki..

Ama bu akşamki biraz farklıydı. Basit bir düşme, çarpma değildi.



Soğuk kanlı ve metanetli biriyimdir, çoğu zaman paniklemem ve ne yapılması gerektiğine çok çabuk karar verir yaparım.

Karan ve babası bir oyuncağı arıyorlar, ben de diğer oda da "hadi Karan uyuyacağız boşver o treni, yarın buluruz " vs diye seslenerek uyumaya gelmesini bekliyordum. "Daha gelecek de uyuyacak da ohooo" diye içimden söylene söylene..

En sonunda pes ettim, dır dır ede ede salona döndüm, tam bir yere oturdum bir çığlıkla fırladım, Karan oyuncağı koltuk arkalarında ararken yerdeki kırlente basmış ayağı kaymış ve kafasını kalorifer peteğine vurmuştu, babasına yarım metre mesafede hem de !! burnunun ucunda ve saniyeler içinde olur hep zaten.. çocukların bu hızda yaramazlık yapmalarına akıl sır ermez o yüzden.. bir keresinde de Karan yatakta hoplarken, bir tarafında ben diğer tarafında dadısı dururken düşüvermişti.. Kaşla göz arasında oluyor her zaman yani..

O anda hemen kucağıma aldığımda ilk önce ağzının kanaması dikkatimizi yanlış yere çekmiş oldu. Dilini mi ısırdı, dişini mi kırdı nooooldu diye görmeye çalışıyoruz. En gıcık özelliği de bu durumlarda acıyan yeri elletmez göstermez baktırmaz, deli eder insanı. Arda "kafasını vurdu o asıl" dedi ve arkasına bakar bakmaz şoke olduk, yarım ceviz kadar şişivermişti. Bir belki iki dakika içinde. Dudağını ısırmış, o kanama olmasaydı hemen kafaya soğuk koyabilirdik, ama insan ilk önce kandan ürküyor refleks olarak.

Ancak ense çukurunun sağ tarafını moraracak gibi kızarmış ve şişmiş görünce, işte o an soğuk kanlılığımı yitirdim. Elim ayağım titredi. Hayatımda kendim de kardeşim de kafamızı çarpıp düşe kalka büyümüştük ama böyle, bu büyüklükte şişlik deneyimim ilk defa oldu. Alnında falan olsa yine o kadar endişe etmeyebilirim ama ensede olunca tehlike boyutunu hiç bilmiyoum. Bu konuda bilgisizim ve bilmediğimden daha çok korktum. Arda hemen soğuk ped getirdi ama tabi ki Karan efendi öldürsen koydurmaz.

Hemen doktorumuzu aradım izah ettim ve "acile gidin cerrah görsün bi" dedi. İşte burada malesef öyle beş yıldızlı hastaneler yok. Sağlık ocağı kıvamında bir özel hastane ve bir de devlet hastanesi var. Bugüne kadar çok daha basit hastalıklarda denediğim acillerindeki doktorlar gerçekten çok deneyimsiz ve faydasız oldukları için, bu akşam Karan'ı kime götüreceğim şimdi diye çok çaresiz hissettim. Neyseki aklıma geldi, babamın bir arkadaşı beyin cerrahı ve hemen onu aradık. Özetle, "2.5 yaşındaki çocuk mümkünse x-raye girmemeli" dedi.

Sorular sordu: kusma var mı, yürüme de dengesizlik, gözlerde kayma, uyku hali, vs vs.. yani normal halinden farklı bir tepki varmı çocukta?.. Tüm cevaplarım hayır olunca, son soru geldi: "kudurukluğa devam ediyorsa bir şey olmaz rahatlayın" dedi. Baktım, hakikaten seninki tırmanmış, pencere kenarında hala akrobatik hareketler peşinde. 15 dakika önce düşen o değil sanki hiç mi ders almaz yani.

Olan benim sinir sistemime oldu tabi. Sinirlerim boşandı. Çok ağlamadım neyseki bir yandan çocuğum iyi diye mutluydum da. Son olarak doktor telefonu kapatmadan, "1 saat kadar uyumasın takip edin hareketlerini ama bence sorun yok görünüyor, daha kötüleri de olacak böyle böyle büyüyorlar malesef " dedi. Haklı tabi, böyle böyle büyüyecek de bir de soğuk koydursa..

Telefonda doktor falcılık yapacak değil aslında görse bence daha iyi olurdu, ama getirin derdi öyle bir durumda, demekki sorduğu soruların cevapları hep hayır olunca, görmeye bile gerek duymadı.

Derken ağlamanın da etkisiyle uykusu geldiği için kucağıma sokuldu, acıyor diye göstererek biraz mızmızlandı, baktım olaydan 50 dakika geçmiş. İçim iyice rahatladı. 5 dakikada uykuya daldı.

Anne yüreği hep mangal gibi..



Hiç yorum yok: