18 Aralık 2012

Baba ve annenin farkı

Son günlerde Yankı Yazgan'ın Düşe Kalka Büyümek isimli kitabını okuyorum. Çok güzel bir çalışma geçiyor kitapta ve paylaşmak istedim.



Çoğu zaman anneler babalara kırılırlar, bebek ağlıyor duymuyorsun hep ben kalkıyorum falan derler. Bebekle babanın fazla ilgilenmediğinden yada anne kadar ilgilenemediğinden şikayet ederler.

Ben bu konuda çok şikayet etmedim açıkçası Arda bir hayli ilgili ve duyarlı bir babadır. Daha ilk günlerde bile Karan'ı kucağında uyutur, gazını çıkarırdı. Hastanede doğum süresince elimi tuttu ve refaketçim olarak kardeşimle beraber yanımdan hiç ayrılmadı.

Ama arkadaşlarımdan veya okuduğum diğer bloglarda geçen yorumlardan falan çok sık gördüğüm şikayetlerdir bunlar.

Kitapta geçen araştırma 2000li yıllarda yapılmış. Aşağıda aynen paylaşıyorum:

"...konferanslarımdan birinde gösterdiğim bir resim var. Bir annenin bebeğinin resmine bakarken MR kullanılarak çekilmiş bir beyin görüntüsü.  Güzel bulduğunuz, sizin dünyaya getirdiğiniz bebeğin yüzüne bakmanın, anne iseniz, beyninizde kaygı ve korkuya ilişkin beyin sistemlerinin  aktifleştirdiğini gösteren bu görüntü üzerine konuştuktan sonra, sorular gelmeye başlar. İlk soru pek şaşmaz :"Peki, babalara bu resim gösterilmemiş mi? Gösterildiyse ne olmuş?"
Tabii ki gösterilmiş. Ne olmuş? Hiçbir şey olmamış. "Erkeklerde tık yok". Babaların beyinleri, bebek iki haftalıkken bebeklerine baktıklarında hiçbir değişiklik göstermemiş. Bereket versin, çalışmayı yürüten ekip işlemi her ay tekrarlamış (nereden mi biliyorum, başlangıçta planlamasında yer almıştım, tamamlayanlar ise James Swain ve James Leckman oldu).
Altıncı ay civarında başlayan ve en geç 24 aylıkta gerçekleşen değişiklik sevindirici: Babalar da zamanla annelere benzemişler. En azından bebeğin resmine beyinlerinin tepkileri benzeşmiş. Hangi erkekler, hangi babalar? Bebekleri ile yakın temasta olan, altını değiştiren, pışpışlayan, oynayan zıplayan, zaman geçiren, emek verenler daha çabuk, daha yoğun biçimde, kaygı duymaya başlamışlar.
Kaygının ne olduğunu tam anlatamadıysam, açıkça söyleyeyim: Kaybetme kaygısı.. Pratikte, ayrılık anlarında, her gece, her sabah, her uzaklaşma anında kendini gösteren, ayrılık kaygısı.."

Dolayısıyla kadının içinde büyüyen bebekle, bağlanması iletişim kurması için 9 aylık bir süreç var en azından. Ama babaların doğumdan sonra oldukça çaba göstermesi gerekiyor ki, çocuklarıyla hızlıca iletişimlerini güçlendirmek ve bağlanmaları için. her ilişkide olduğu gibi, ne kadar çok emek, o kadar çok sevgi ve bağlılık..

Benim başka birşey ilave etmeme gerek yok sanırım, yukarıdaki araştırma birçok açıdan yeterince aydınlatıcı bence :)



Hiç yorum yok: