Popüler Yayınlar
14 Aralık 2012
Karan şöyle Karan böyle diyorum da..
Karan şöyle Karan böyle.. Yok mu kızım başka birşey?
Yok. Aklım kalbim hep Karan'da.
Mesela işteyim kim sorarsa, ama bakıyorum kafam Karan'a takılmış, aynı hesabı üç kere yapsam da hesap tutmuyor. Tutması için kendimi işe vermem lazım tabi bir yerde.
Bir fotoğrafına takılıyorum mesela. Burnuna bakıyorum minicik, adam olucak o zaman nasıl olacak o burun diye düşünüyorum. Ellerine bakıyorum dolma dolma parmaklar, kırık tırnaklar, hiç durmuyor o eller hep meşgul. Bakıyorum o ellerde kıllar çıkacak, adam olacak o eller, acaba neler başaracak diye düşünüyorum.
Araba kullanırken bir bakıyorum 15-20 sene ileriye gitmişim. Bir hayale dalmışım baştan başa Karan. Yemeğe çıkıyoruz birine aşık olduğundan bahsediyor, başbaşa ana oğul aşktan konuşuyoruz, babasına aşık olma hikayemi onbininci kez dinliyor, gözlerim doluyor gençliğime giderken..hayallere bak..bir bakıyorum arabada kendi yazdığım hikayeye ağlıyor buluyorum kendimi birden bire. Sevinsem mi üzülsem mi Karan büyüdü diye bilemiyorum. Sonra diyorum "oh daha çok var o günlere neyse ki". Akşam evde bir inatlaşma kriziyle sona eriyor o dilek, "allahım ne zaman büyüyecek bu çocuk" derken buluyorum kendimi, sakinleşiveriyorum, gündüzki hayalimi anımsayıp gülümsüyorum: büyüyecek hem de hiç anlamadan.
"Anne maç yaptık gol attım ben!" diye ter içinde gelecek eve, ayakları kokacak mı acaba diyorum, ne saçma şeyler geliyor aklıma ya.
Acaba babası gibi fen bilimlerine mi meraklı olur yoksa benim gibi sosyal bilimlere mi diye merak ediyorum. Sınavı olduğunda onunla heyecanlanmak, basketbol maçlarında tezahürat etmek, ilk tiyatro denemesinde sarılmak, "rolünü ne güzel oynadın sen böyle" demek istiyorum.
Bisikletinin atan zincirini geri takarken kararan ellerini görüp, kendi çocukluğuma dönmek istiyorum.
Kardeşi için kahramanlık yaptığında gururlanışını, okulda ödev olarak verilen fasulyeyi çimlendirişini, sonbaharda yaprak toplamasını, hep hayallere dalıp düşünüyorum.
En son kimi bu kadar çok düşünmüş olabilirsiniz? Aşk değil de ne bu?
10 sene sonra o aynı minik eli yeniden bugünkü gibi tutabilmek için kimbilir neler vermeye hazır olacağım.
Ama geçmiş olsun , geri dönüş imkansız. O el aynı el olmayacak hiç bir zaman, hergün değişecek güçlenecek. Şimdi benimkini sımsıkı tutmadan yürümeyen, uyumayan bebeğim koskoca bir adam olacak diye düşününce, heyecanlanıyorum.
Duygusal kadınım ben, kardeşimin her sahne gösterisinde, her şiirinde, mezuniyetinde, üniversite diplomasıyla geldiğinde, herşeyde annemden bile daha çok ağladım. Karan için herhalde komaya girerim.
"Daha dün çorabını zor giyiyordun ne zaman büyüdün sen" demezmiyim damatlıklar içinde görünce onu.
Ayy tamam daldım gittim yine..
Allah ömür versin de..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Ahh annelik...
ben de düşündükçe bazı şeyleri içim pırpır oluyor...bambaşka bri his..anlatması güç
aminnnn ...
Ağlattın beniiiiiiiiiii... sen hep yaşa, güzel yaşa ve yazzzzzzzzzzzzz... tabi okurken fonda oblivion Astor Piazzola & Gidon Kremer çalmasının da etkisi var ağlamamda.... gülümsemel, bir ağlayış... yanına kıvrılmaya gidiyorum o minikimin... http://www.youtube.com/watch?v=i5tc57Gmfjw
Yorum Gönder