9 Aralık 2012

Karan'ın kronolojik uyku karakteri

Yakın çevremde hemen her yaşta çocuklar var. Annelerin en derin muhabbet konusu uyku düzeni. Her çocuğun ayrı, dönem dönem kolay çözümlenen ve bazen başetmesi zor olan uyku problemleri var.
Düşündüm, Karan doğduğundan beri kaç türlü uyku karakteri gösterdi. 15 günlükken kucağımda gezinmeyle başladık, 3 aylıkken biraz da kucakta salınmalar eklendi, 5-6 aylıkken ise her zaman uyumak için kollarımda sallanmak istedi.

Bu şekilde hatırlayınca bir kronoloji çıktı ortaya ve böylece bebeğin uyku düzenindeki dönemlerin kronolojik anlatımına bir örnek oluştu:



0 - 15 gün: uyur uyur uyurdu.. Üstelik sezaryen doğum olduğu için, bu ilk 15 günlük saadet ilaç gibi geldi. Çocuk emer emer uyurdu, ben uyur dinlenirdim, yaralarım hızlıca iyleşti. Hatta tebrik telefonları geldikçe sorulan uyuyor mu sorusuna, "vallahi uyuyor kapı bile duymuyor" dedirtirdi. Harika!

15 gün-40 gün: daha sık uyanmaya başladı ama bu sefer daha farklıydı. Bazen etrafına bakmaktan uykuya dalamaz, bazen ne yaparsan yap uyanmaz, dürtmeler kaldırmalar işe yaramaz "yahu bayıldı mı çocuk" endişesine kadar uzardı. Ne ile yorulduğunu ne ile ayıldığını keşfetme dönemiydi kısacası. Bebek gece gündüzü ayıramaz, gece her an oyun bekleyebilir bu dönemde.

40- 60 gün: Kırkı çıktıktan sonra, çocuk artık evden çıkma durumunu anlıyor sanırım, günde yarım saat gezinmeden durmaz, uyumaz oldu. Bu gezme ihtiyaçları acıkma, kaka yapma kadar rutin bir ihtiyaç haline gelmişti. Ancak temmuz sıcağından hiç hoşlanmayan oğlum pusete teni değdiği anda terler ve huzursuz olur kucak isterdi. Karan neredeyse 3 aylık olana kadar, yani bütün bir yaz, klimalı serin ortamda ve kucağımda huzur buldu. Onun dışında açık havada hiç bir pusette veya ana kucağında ağlamadan durmadı. Hatta en mutlu olduğu yerler AVMlerde serin mağazalardı. Neredeyse tüm yazı, evde mahkum geçirdik .

60-90 gün: çocuk nihayet dünyayı kavradı sanırım. Gece gündüz ayrımı yerleşti. Pazarlıklar başlıyor aslında kısmen. Oyun, mama, meme emme derken, kota bir an evel dolsun, uyusun diye gözünün içine bakmaya başlıyordum çünkü sanırım farkında olmasam da emzirmek, sürekli kucağımda tutmak ve gece aralıksız uykunun olmaması tahminimden daha çok yoruyordu beni. Çünkü o kadar küçük bir çocuğu oynatmak da ayrıca yorucu. Çok sınırlı oyunlar. O yatıyor sen elini kolunu oynat, çıngırak salla, şarkı mırıldan, çok yoruluyorsun aslında.Ama bebek aksine çok enerjik. Bu dönemde daha zoru, malesef ihtiyaclarının farkında değil. Acıktı mı susadı mı sıcakladı mı üşüdü mü uykusu mu var gazı mı var, hep sizin tahmin edip bulmanız lazım.

3 ay-6 ay: hmmm artık evdeki hava biraz değişmişti. ödemler gitti, bedenim uykusuzluğa ve rutine biraz alıştı ve artık daha hareketliyim. Ama Karan? o da ayrı havada. herşeye gülüyor olabilir, yabancılardan çekinebilir, hep koynuma yakın olmak istiyor olabilir. ama gece yattı mı en azından 4-5 saat kadar aralıksız uyuyordu ya, oh dünyalar benimdi bu kısacık süreçte!

6.ay: çocuk aslında uyumak istiyor ama sanki biri gelip dürtüyor gibi 2 saatte bir uyanıyor. Yaklaşık 3 ay boyunca ne güzel bir düzen tutturmuş uyuyordu, geceleri 2 kere meme emmeye uyanıyor ve emdiği müddetce de sorun cıkarmadan uykuya geri dönüyordu. ne oldu ya şimdi?  çocuk büyüdü! anne sütü tok tutmamaya başladı. 6. ay dolsa da, ek besine geçsek demeye başladık.
Bu arada artık 6 aylık oldu diye, kendi kendine uyutmaya bırakmayı denedik ve sonuç kabus gibiydi. Altı üstü 1.5-2 dakika kadar yatağında hafiften ağlayan Karan, yatağa baştan aşağı kustu. O günden sonra asla  uyku eğitimi girişimim olmadı.

7.ay-10.ay.: ek besinler nispeten günlük huzuru  getirse de, geceleri eski alışkanlıklar çabuk bitmiyor, meme emmek için çocuk çıldırmaya devam ediyordu. Karan geceleri, en azından 3 sefer emerdi. Bu döneme kadar akşam 19.00dan sabah 06.00 ya kadar uyudu ama, sık sık uyanarak . 4. aydan bu yana diş belirtileri görünse de, bu aylara kadar çıkmadı ve ilk dişini 9.5 aylıkken gördük. Bu diş sorunu çok huzursuzluk getiriyor ve uyku düzeni kurmayı bloke ediyor. Ayrıca bebek öğrendiği heceleri, sesleri, geliştirdiği davranışları sürekli pratik yapmak ister ve zamanlı zamansız tekrarlamaya başlarmış. Hakikaten Karan'ın da gecenin köründe "ba ba ba ba ba.." diye avaz avaz bağırdığı, beşiğin kenarında sıraladığı zamanlar oldu.

10. ay-12. ay: Karan 10 aylıkken koltuklara tutunup "sıralamaya" başladı ve kısa sürede yürüdü. Enerji ihtiyacı çok arttı ve malesef ısrarla anne sütüne dayandı. Ben eridim bittim ( ay ne güzeldi oturduğum yerden kilo kaybetmek!). Sebze meyve püresi ve çorba yiyebiliyordu ama tercihi her zaman anne sütünden yanaydı. Kahvaltıya hala sıcak bakmayan oğlum 10 aylıkken hala günde 8-9 defa meme emiyordu. Dolayısıyla uyku arasında meme emdiği için, geceleri en az 5-6 sefer kalkıyordum. Bazı diş çıkarma durumlarında gece 10-11 sefer gittiğim oluyordu. Özetle; neredeyse hiç uyumadığım 3-4 ay geçirdim. (bu sırada işe de gitmeye başladım, çok sık uyanmasının ayrılık kaygısından da olabileceğini sonradan öğrendim)

12. ay: oğluma meme tiryaki teşhisi koyan doktorum yapacak birşey yok diyince, hergün 1 öğün olmak üzere emzirmeyi eksiltmeye başladım. 11. aylıkken işe başladığım için zaten Karan da ara sıra meme bulamamaya alışmıştı. Ben de işten hergün 10 dakika daha geç çıkmaya veya en azından 10 dakika erken gitmeye çalışarak, emzirme sayısını azaltmaya, yerine formul süt koymaya başladım. Formul süte çok sinirleniyordu ve kolay kolay kabul ettiremedik. En azından 1-2 ay sürdü alışması, çok süt döktük lavaboya. Küçük inatçı oğluşum! bu dönem uykuda çok huzursuz oldu. Hem benim işe gitmem hem de istediği an meme bulamaması sanırım biraz strese sebep oldu. Halbuki, günde 5-6 saat ayrı kalıyorduk sadece.

13.ay-16.ay: Anne sütü alışkanlığından kurtulduk ama gece emmeleri yerine gelen formul süt (veya sulu kıvamda hazırlanmış kaşık maması) yüzünden hala ciddi uykusuzduk. En az 2 biberon alıyordu. 2 sefer de bez yüzünden uyanınca, en iyi ihtimalle gece en az 4 sefer kalkıyorduk. Ayrılık kaygısı doruktaydı. Yakama yapışmaya başladığı dönemdi. Kucağımdan başka yerde uyumuyordu.
16.ay - 20.ay :  hayatımın en zor zamanlarıydı sanırım. Koala gibi boynuma yapışan oğlum hiçbir şeyle avunmuyordu. Sürekli kucağımda tutmam gerekiyor ve belim sırtım boynum her yerim tutulana kadar uykuya dalmıyordu. Neyseki artık koltukta oturup kucağımda tutuyordum. Önceleri ayakta gezinmek durumdaydım. Geceleri çığlık çığlığa uyanıyor, zor sakinleşiyordu. 18. ay ayrılık kaygısının maksimum düzeye ulaştığı dönemmiş. Üstelik bir de bakıcıyı ayırmıştık ve 16-19 aylar arası Karan ve ben evde başbaşa kalmıştık, bu sebeple de bana fazlasıyla bağlanmıştı.



21.ay-24.ay: Karan yavaş yavaş sakinleşiyordu. Ağlama krizleri seyrekleşti ama hala arasıra nöbetler oluyordu. İlkbaharla beraber daha çok dışarıda zaman geçirdiği için açıkhava ve park ona çok iyi gelmişti. Yeni bakıcısını çok seviyordu ve halinden memnundu. Geceleri biraz uyumaya başladı. Sanırım 22. ayın içindeyken bir kaç sefer aralıksız uyuduğu bile oldu. Gerçekten ilk defa yokuş aşağı inmeye başladığımızı hissettik ve çok rahatladık. Koltukta oturuyordum, dizime uzanıp kıpır kıpır olsa da, yarım saatin sonunda uyuyordu.

24.ay-27.ay: bu aylar haziran-eylül arası. Karan günde 3-4 saat parkta koşturuyor, haftasonları tüm gün plajda geçiriyor ama nafile. O yorgunluğa rağmen uyumuyor uyumuyoooor! ilk baharda gelen huzurlu geceler nerede şimdi bilmiyorum. Kalan son 1 köpek dişi ve 4 azı dişi bütün yaz bizi mahvetti. Ayda ortalama 1 hafta uyuyoruz 3 hafta huzur yok. Neyseki artık kucak falan bitti, yatağında yatıyor ben de yanına uzanıyorum. Uyuduktan sonra kaçıyorum. Ama gece en az 3-4 sefer gidip geliyorum.

27.ay ve sonrası: Sonbaharla beraber saatler yine geri alındı. Bir gece uyursa 3-4 gece uyumuyor. Ekim ayında park süreleri kısaldı, bazen yağmurlu oluyor hiç evden çıkamıyor. Az yorulunca da zor uyuyor. Şu yazımda pes edişimi ve 2.5 yaşına gelen oğlumla uyku savaşını nasıl kaybettiğimi okuyabilirsiniz.

Anladım ki hiç farketmiyor, çocuk 2.5 yaşına da gelse, farklı farklı şeyler yaşanıyor ama kolay değil. Şuan umutsuzlukla "ya hiç bitmeyecek mi yani" dediğinizi duyar gibiyim. Örneğin artık "uyku saati geldi" dediğimde hiç ikiletmiyor, hemen uyum gösteriyor. Beraber gidip yatıyoruz, sonra ben kendi yatağıma geçiyorum. Bu günlerde nispeten kolayladık yani.
Geçecek mutlaka, ama şimdi değil, zamanı gelecek ve bir bakmışız geçmiş gitmiş. Biraz kolaylanacak biraz zorlanacak, ama eninde sonunda büyüyecek ve uyandıramadığımız günlere geleceğiz. Sağlıklı olsun da, gerisi sadece yorgunluk.



Hiç yorum yok: