Karan, sahiplenme tepkisini ilk 12-13 aylık civarı göstermişti. Bir sabah babası işe giderken, Karan benim kucağımdaydı, beni öpmek için yaklaştığında babasını itti ve bana sarıldı. İşte o günden beri birilerinden sakındığı ilk şey ben olsam da her geçen gün arttı arttı arttı ve şuanda hiç birşeyini paylaşmak istemiyor.
Evdeki herşeyin onun olduğunu söylüyor. Masa, sandalyeler, TV, halı, çatal, bardak, minder vs. "Peki annecim benim birşeyim yok mu bu evde" dedim bir gün. Baktı sağına soluna, düşündü düşündü, sanırım işine yaramayacağına inandı ve benim oturduğum koltuğu gösterdi: "Bu!" Vay be, bir koltuğum var, başka ne isterim.
Parkta salıncaklar onun, kaydırak onun. Plajdaki tüm kürekler kalıplar kovalar toplar onun, hepsini toplayıp getiriyor bir yere ve başında bekçi gibi duruyordu bu yaz. Tabi kendininkileri de kaybede kaybede bir avuç kaldılar :)
Arkadaşlarının herşeyini elinden alıp "benim" diyor ama kimseye kendi oyuncaklarından zırnık koklatmıyor. Yandaki resimdeki pilli araba arkadaşının, ama Karan bize geldiklerinde 2 bisikletten birini kimseye vermiyor. Hep bir kavga gürültü.
İzmir yolunda bir lunapark gördük, benim diye tutturdu.
Geçenlerde bir arkadaşımızın evindeydik, evde 14 aylık arkadaşı var, Arda aynı zamanda soldaki aracın sahibi :), onun oyuncaklarıyla oynuyor. Karan bilindiği üzere Şimşek Mc Queen hayranı. Arabaları buldu keyfine diyecek yok. "Karancım hazırlan, 10 dakika sonra eve gideceğiz ve giderken sen Ardanın arabalarını geri bırakacaksın" diye uyardım. (zaten her zaman 5-10 dakika önce uyarıyorum, aniden son verince sevdiği birşeye, daha kızgın tepki veriyor) Yüzüne bir gölge düştü. 10 dakika sonra eve gitme vaktı geldiğinde tutturdu arabalar "benim" diye yine. Sanırım 20 dakika kadar laf anlatmaya çalıştım. Arkadaşım da gözüyle işaret ediyor, götürsün diyor. Olmaz, herşeye sahip olamaz, dedim. En sonunda Karan ikna oldu, 3 arabayı da aldığı yerlere geri koydu. Birini dolaptan ikisini sepetten almıştı. Dolaptan aldığını yerine koydu da, diğer ikisini başka bir yere sakladı hahaha, "madem ki benim değilse kimse bulamasın" der gibi. Artık o kadarına üstüne gitmedim, ağlamayı kesip geri koyduğu için aferin dedim çıktık evden.
Ama 2 hafta önce bir restoranda, bir çocuğun arabalarını aldı ve hiç izinsiz sormadan. Çocuk yaşça daha büyük olduğu için, idare etti Karan'ı. Ben de Karanın 2 arabasını ona verelim dedim ve Karan kabul etti neyseki. Bir iki saat sonra babası biz artık kalkıyoruz dedi ve Karan arabaları geri vermek istemesin mi! Hayır, kendi arabalarını da geri istemiyor, takastan gayet memnun!
Çocuk hevesle geldi geri getirdi ve Karan öyle bir çığlıkla "benim" diye bağırdı ki tüm restoran bir anlık sessizlikle durdu, çocuk titredi ve babasının koynuna saklandı! Allahım çıldırmalık. Sakinim ve sorunun 10 dakikada çözüleceğini biliyorum ama ne çocuk ne de babası bu inanca sahip olmadıkları için çok tuhaf bakıyorlar. O bakış da beni geriyor.
"Karan, arkadaşının acelesi var, arabaları hemen değişmeniz gerekiyor. Kendin mi vereceksin ben mi vereyim" dedim. Sesimdeki kararlılık ve sertlikten tırstı sanırım, arabaları uzatıyor ama sımsıkı tutuyor bir yandan. Çocuk da korkudan dokunamıyor! Zorbaya bak! "Karan veriyoruz hemen!" dedim, biraz mızmızlandı ama verdi, neyseki fazla uzamadı.
Ayrıca geçen gün Teyzesiyle kitap okurlarken B harfini sordu, Karan yanlış cevap verince, Teyzesi "B, dedi, Babanın Bsi" Karandan cevap: "havıııı benimmmm"
Ah sevgili Karancığım, benim sağ kolumun bile onun olduğunu iddia ediyor!
Kısacası, bu "benim" dönemi kaç yaşında geçiyor bilmiyorum ama sanırım bir kardeş veya kreş bu konuda bu çocuğa paylaşmayı öğretecek, başka türlü kahvaltı masasındaki reçele bile dokunmak olay oluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder