12 Aralık 2012

Arkadaşı değil, annesiyim

Oedipus Kompleksinden daha önce bahsetmiştim. Bu konuda yazılı çizili şeyler ararken şu kitabı okumaya başladım: Freud'a ne yaptık da çocuklarımız böyle oldu? (Catherine Mathelin).  Anlatımı, örneklemeleri ve notları çok güzel gerçekten tavsiye ederim.

Fransız Yazarın dediğine göre, aslında çocuklarımızın kişiliğine saygı gösterip, büyük insan muamelesi yaparken çocuk olduklarını unutuyoruz.




 
Her halukarda bu saygı ve sevgi çerçevesinde, onu koruması gereken anne babadır. Popüler bir akım olarak, zamanında anne babalar katı ve aşırı disiplinli eğitimlerinde hatalar yaptıklarını farkettikçe psikanalize başvurmaya başlamış ve gittikçe anne baba olmaktan bile korkar olmuşlar. Çocukları ile doğru ilişkileri kurmaya çalışırken odağı şaşırıp, kendileri çocuk olmaya başlayabiliyorlar diyor.
Oedipus kompleksini aşamamış kişilerde oluşabilecek o kadar farklı sonuçlar varmış ki, tek bir reçete verilemiyor. Kitapta hastalarından örneklerle bir ailenin sorunlarını mizahi bir biçimde tiyatro oyunu gibi anlatıyor ve her vakada ne kadar farklı çözümlere ihtiyaç doğabileceğini örneklerinde görüyorsunuz. Çok beğendiğim bir tabiri var: Psikanaliz çocuğa merhem gibi uygulanamaz.

Örneğin Karan babasını ne kadar kıskanırsa kıskansın, burada önemli olan benim tavrımmış. Ben babasını övdükçe ve sevdikçe, Karan bu kompleksi aşabilecekmiş. "Birçok anne veya baba kendi sorunlarını çocuklarına yansıtırlar, "bak baban/annen beni ne kadar üzüyor" içerikli en ufak bir konuşma hatta konuşmasak da beden dilimize yansıması, çocukta dünyaya karşı güvensizlik yaratabilir"miş.  Çocuklardan ne kadar saklarsanız saklayın,evdeki enerjiyi çok net alırlar diyor.

Tabi kız çocuklu aileler için de tam tersi geçerli. Baba anneyi övecek ve sevecek ki, kız çocuk kendisini annesiyle özdeşleştirebilsin ve hayatta güven duygusu gelişebilsin.

Oedipus haricinde tabi farklı farklı sorunlar olabiliyor, boşanmalar, ölümler, farklı baba veya annenden olan kardeşlerin kıskançlığı, tekil ebevenylik (single parenting) vb. Hepsine örnekler veren bu kitapta işin özü ve ana fikri şu aslında: Doğru ana baba olmaya çalışacağım derken, psikanaliz yapacağım derken, "ana baba" olmayı unutmamalıyız. Arkadaşı olmaya çalışmamız çocuğu zaten rahatsız ediyor, kendini korunmasız hissediyor. Çocuk her zaman korunmaya ve sınırlarını öğrenmeye ihtiyaç duyuyor, bu konuda da bize görev düşüyor. Ana babalığın içine ne kadar çok sevgi koyarsak ve kendi sorunlarımızı çocuklarımızın paylaşmasını beklemezsek, o kadar sağlıklı sonuçlar alabilirmişiz.

Tekil ebeveynliğe, bugünlerde çok popülerleştiği ve günün koşullarında ister istemez bir ihtiyaç haline geldiği için sıcak baksam da, aslında bir çocuğun hayatında mümkünse mutlaka her iki ebeveynin de olmasının önemini çok güzel vurgulayan bir kitap. Bu konuda kafasında netleşmek isteyenlere ışık tutabilir.

Bu kitap çok spesifik bir konuya ve özellikle benim çok ihtiyaç duyduğum bilgilere sahip olduğu için yer vermek istedim. Doğru bulduğum noktalar da oldu veya düşündürü bulup farklı kaynaklardan da takip edip sağlamasını yapmak istediğim önerileri de olsa da, bir çok açıdan faydalı bulduğum için burada yer vermeye gerek duydum. Aslında benzer konuda, bir de Türk aile yapısından örnekler veren, Türk bir yazardan okumak isterdim. İçselleştirmek daha kolay olabilir o şekilde.

Benzer konulu içerikler buldukça paylaşmanız ve paylaşmam dileğiyle.

Hiç yorum yok: