16 Ocak 2013

Çocuklar Er ya da Geç Konuşuyor..

Ve bu onlara çok şey katıyor!

Karan tek tek konuşmaya başladıktan sonra biraz rahatladık. O zaman anladım ki konuşamamak bir çocuğun gerçekten en önemli derdi belki de. Çünkü derdini anlatması geliştikçe, ağlamalar azaldı ilk önce. Daha sonra kavrayışı, mantığı gelişmeye başladı.
Konuşmanın başlamasından sonra derler ya "en fazla 1 ayda hemen sökülüyor arkası geliyor" diye. Aynen de öyle. Çünkü çocuk konuşmanın tadına varıyor ve hayatını ne kadar kolaylaştırdığını farkettikçe motive oluyor.  Konuştukça konuşası geliyor.

Düşünüyorum da şu 2-3 aydır, Karan konuşmayı ilerlettikçe neler gelişti ve değişti:

-Neden sonuç ilişkisini daha hızlı kurmaya başladı
-Sorunlarını kendisinin çözebileceğini anladı. Örneğin önceden en ufak birşeyde ağlayıp yardım çağıran çocuk gitti, herşeyi "kendim yapıcam" diye tutturan Karan geldi.
-Kendinden küçük çocuklarla kendinin daha büyük olduğunun ayrımına vardı. Örneğin önceden ben başka bir bebekle ilgilendiğimde kıskanıyordu, şimdi beraber ilgilenelim istiyor, onu güldürmek için komiklikler yapmaya çalışıyor. Kıskanmıyor eskisi kadar. Kendine güveni arttıkça, bizimle arasındaki sevgiye olan güveni de sağlamlaştı sanırım.
-Öfke nöbetleri azaldı. Sanırım 2 yaş sendromu dalga dalga geldiği gibi yine aynı dalgalanmalarla gidecek.
-Mantıklı ve makul olmaya çalışıyor. Sorularına aldığı cevaplara itiraz da edebilecekken, mantıklı bulursa uzlaşma gösteriyor.
-Yeni şeyler denemeye daha kolay ikna oluyor. Örneğin önceden saçı kesileceği zaman çıldırır, işi zorlaştırır, gözüne ağzına saç kaçtıkça daha da çıldırırdı. Şimdi nasıl durursa, daha az sorun yaşayacağını izah ettiğimde, denemekten çekinmiyor ve uyum gösteriyor.


Karan'ı küçüklüğünden beri, birşeylerin farkında olmasına yönlendirmeye çalışıyorum. Duygularının zevklerinin, hatalarının... Örneğin , bir yemeği, bir oyuncağı, yeni bir çizgi filmi sevdiğinde "sevdin mi sen bunu annecim" gibi cümlelerle, "sevdiği" şeylerin farkına varmasına çalıştım. Veya bir arkadaşı ile istemediği zamanda ayrılmak durumunda kalınca "üzüldüğünü", veya aksine görüşmedikleri zamanlarda "özlediğini" ve kavuştuklarında "mutlu" olduğunu sorarak, hislerini anlamasına çalıştım.


Belki bu yüzden mi bilemiyorum, konuşmayan daha küçük çocuklara tane tane konuşup öğretmeye çabalar gibi halleri var. Geçen gün pek iştahsız bir arkadaşına (1 yaş daha küçük) köftesinden verdi, ve o da yedi. "Ye sende" dedi ona :) Nasıl hoşuma gitti anlatamam.

Sorduğu sorulara detaylı cevaplar vererek daha çok soru sormasına özen gösteriyoruz.
İnatlar, şansını denemeler, bizim sınırlarımızı ölçmeler tabi ki devam ediyor, o daha uzun bir süre sürecek tahminimce. En azından artık müzakeremize kuvvet diyoruz, eskisi gibi sinirlerimize kuvvet demiyoruz.


Hiç yorum yok: