Kişisel deneyimim ise, yüksek dozda cezanın öfkeyi beslediğine inanıyorum. İlkokuldayken büyük ceza alan sınıf arkadaşlarımın disiplin açısından daha da kötüye gittiklerini hatırlıyorum.
Karan'a birşeyler öğretmeye çalıştığımız ilk zamandan beri sabırla ve sürekli olması gerekenleri söyledim ve ne ödül ne de ceza vermedim. Yalnızca aferin dedim veya öptüm belki. Eğer çok hayati bir yanlışa ısrar ediyorsa, prize parmak sokmak gibi, eline hafifçe vurup "hayır" dediğim zamanlar oldu. Kendi evimizde prizlerde kapak var ve çantamda da taşırdım, gittiğimiz yerlerde gerekirse diye. Ama bazen yeterli olmuyor ve açıkta kalan priz olabiliyordu normal olarak. 10.5 aylıkken yürüdüğü için tehlikelerle daha erken karşılaşmaya başladı ve sertçe "hayır" demekten ben bile bunalmıştım.
Ama büyüdükçe işler biraz daha karmaşık hale gelmeye başladı.18 aylık olduktan sonra çocuğun algısı daha çok gelişiyor ve anlattığınızda çoğu şeyi mantıklı şekilde öğrenebiliyor. Sadece çok sık tekrarlamak gerekiyor ve kolayca unutuyor.
2 yaşını doldurduktan sonra unutmaları daha azaldı. Bir yerden düştüğünde bir daha o yeri unutmuyor ve her seferinde dikkatli geçiyordu. Bu öğrenmeyi kolaylaştırıyor tabi ama bu seferde inat var tabi. "Kural böyle" diye başlayan cümleler kurmaya alıştım. Şimdi bu bir "dikkat et" mesajı gibi Karan'ın dikkatini çekiyor. Eğer kural böyle diye başlarsam, çoğu zaman ve tabi huysuz bir gününde değilse, kurala uyuyor.
Şöyle bir düşününce en çok tekrarladığım cümleler:
"masaya ayak konmaz Karan"
"aynaya su atma Karan"
"yemek yerken gezinilmez, hayır kedi olunmaz, hayır aslan da olunmaz Karan o şekilde boğazına kaçabilir"
"masa örtüsünü çekme Karan"
"duvar kağıdını kaldırma Karan"
"merdivende oynama Karan"
"tırnağını koparma Karan"
"sümükler peçeteye silinir, yere atılmaz Karan" (!!!!)
...
Dolayısıyla eğer yemek yemezse parka gidemeyeceğini çoktan öğrendi ve bu artık işe yaramıyor. Tamam gitmeyelim diyor ve öylece kala kalıyorum karşısında. Yemek yerken ayağını masaya koymaya devam ederse en sevdiği arabasını dolaba kaldıracağımı söylemem de işe yaramıyor, eliyle getirip veriyor. O beni denemeye devam ediyor ben ne kadar istikrarlı davransam da artık cezalar işe yaramıyor.
Ödüllerin etkisini yitirmesi ise çok daha eski.
Yemeğini bitirince meyveli yoğurt veya badem vermem, artık onu hiç mi hiç ilgilendirmiyor.

Tuvalet eğitiminde bazı arkadaşlarımın çocuklarında ödül işe yaramış diye deneyeyim dedim. Çiş veya kakasını söylediğinde meyveli yoğurt veya süt dilimi gibi sevdiği şeylerden verdik. Sonuç, yine tahmin ettiğiniz gibi etkisi geçen başka bir başarısız ödül hikayesi oldu.

"Dilimde tüy bitti" lafını çok sık düşünmeye başladım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder