Hayatımda benden ilgi bekleyen temel şeyler:
-Çocuğum
-Eşim
-İşim
-Arkadaşlar
-Kendim
-Evim
Çocuğun doğumuyla birlikte annenin hayatına %80 kadar yerleşmesi , diğer maddelerin bir hayli ihmaline neden oluyor. Bu %80lik oran, çocuk 1 yaşına geldiğinde %65 civarına geliyor, 2 yaşındayken ise %50lere oturuyor. Öyle ince ayar ölçmedim tabi ama göz kararım iyidir.
"Doğumdan sonra kullanırım" dediğim hiç bir kozmetik ürününe zamanım olmuyordu. Yani o peeling kremleri, nem maskeleri eskisi sıklıkta değil, ancak 2-3 ayda bir açılır kullanılır olmuştu. Şimdi 15 günde bir hafif bir cilt bakımı yapabiliyorum evde. Hiç olmazsa duş sürelerimi, 5 dakikadan 15 dakikaya uzatabiliyorum zaman zaman ve saçıma 1-2 dakikalık bakım kremlerinden de uygulayabilmenin neşesi içindeyim.
En son izlediğim sinema filmi Avatar, (şubat 2010, 5 aylık hamileyken), evde en son izlediğim filmi birkaç gündür düşün düşün buldum, Paranormal Activity. (7-8 aylık hamileydim ve o gece korkudan düşürücem sanıp bir hayli tırsmıştım) ve son izlenen dizi serisi Scrubs-sezon 2.
Son 6 aydır prensip edindiğimiz (5-6 haftada bir 1 gecelik) Çocuksuz Randevu gecelerimiz dışında eşimle kendimize özel hiç zamanımız olmadığını görmenin telaşı da her gün 2. maddeye olan ihmalimi hatırlatıyor.Bu kaçamak gecelerimiz cuma akşamı 18.00 de başlıyor ve cumartesi akşamı 20:00 civarı son buluyor. Zamanla ayda bir 1 geceye getirmeye çalışacağız ancak şuan o kadar sık olamıyor. Karan bu gecede bakıcısıyla bizim evimizde kalıyor, normal rutini hiç bozulmuyor, tek fark biz olmuyoruz. Sorun çıkarmıyor ağlamıyor, bakıcısıyla arasının iyi olmasının avantajını yaşıyoruz yani.
İşe doğum öncesi 2 ay + sonrası 11 ay olarak toplam 13 ay ara vermiştim ama doğumdan sonraki ilk 1 sene de çok süper performans gösterdiğim söylenemez. O kadar uykusuz ve yorgundum ki, işe sağ salim varabilmiş olmam bile mucize gibi geliyor şimdi düşününce! Ve sanırım insan anne olduktan sonra, işle ilgili algısı falan değişiyor. Eskiden daha kaygılı ve disiplinli olduğum konulara şimdi daha anlayışlı ve sabırlı olduğumu görüyorum. Yani kaygı düzeyim değişti sanki. Sanki Karan'dan ve annelikten başka şeylerin önemi azaldı. "Amaaan olduğu kadar" der gibi bir hale geldiğimi düşünüyorum bazen.
Arkadaşlarla hep "koşullu" durumlar söz konusu oldu doğumdan beri. Zaten ilk 1-1.5 sene çocuğun uykusu, banyosu vs derken sosyal ortamımıza uzak kaldık. Derken durum daha esnek koşullara gelse de "bebek odası yok mu,, tüh o zaman gelemeyiz biz, diş çıkarıyor sürekli kaka durumu var" gibi cümlelerle, "aaa orada hala sigaramı içiliyor, olmaz o zaman canım kusura bakma"larla, "çocuklar ne yiyebilir orada peki" gibi sorularla hala sınırlı bir network sözkonusu. Sadece ev içi buluşmalara katılabiliyor veya ev sahipliği yapabiliyoruz, o da en fazla 6-7 aydır layığıyla.
Karan'ın doğduğu ev bizim geçici olarak tuttuğumuz bir kiralıktı. Bu kente yeni gelmiştik ve kendi evimizi bulup beğenip alana kadar o kiralıkta oturmuştuk. Derken Karan doğdu ve tesadüfen biz istediğimiz gibi bir ev bulup edinince, 6 aylıkken taşındık. Şimdi düşünüyorum da iyi ki taşınmak için büyümesini beklememişim. Çünkü şuan bırak eşya toplamayı, oyuncakları zor toparlıyoruz biz!! taşınmayı düşünemiyorum bile.. Yine de o gün bile Karan 6 aylıktı, pusetinde, idare etmesi kolaydı ve küçücük olsa bile, beni o kadar çok meşgul ediyordu ki, tam yerleşerek taşınmadık, evde hala bir düzen dikiş tutturamadık, dolapların içi çıfıt çarşısı gibi. Küçülen çocuk kıyafetleri, gereksiz de olsa alınmış abuk sabuk bebek eşyaları, sıkılınmış oyuncaklar, eski puset ana kucağı, çocuk hareketlenince ortadan kaldırılmış tüm dekoratif objeler vs vs. Bu eve bir el atmak şart.
Bu akşam ilk defa bir dizi izleyelim dedik eşimle. "Peki o sırada Karan ne yapacak" diye, 2.5 senedir evde hiç dizi veya film izleyemiyoruz. Tvde yayınlanan bir dizi izleyecek olsak, zaten çocuğun uyku saati 21.00-21.30 civarı olduğu için, garanti bölünecek. Benim için her zaman imkansız bir aktivite oldu bugüne kadar, ben de bıraktım artık zorlamadım tamamını izleyeceğim diye. Kitap okumak, webde blog veya makale okumak daha kolay bir alternatif, bölünebilir aktiviteler oldukları için, hatta kucağında çocukla da yapılabilir oldukları için.
Ancak bu akşam bir ilki denedik. Geçen yıl eşimin izlediği bir dizinin ilk bölümünü hazırladı, yeni sezon başladığında ben de izleyeyim istediği için. Peki durum ne oldu dersiniz? Biz laptopta dizi izleyip patlamış mısır yerken Karan boş dururmu, o da geçti Dora karşısına bir kase mısırla. Ben mi dizi izledim, dizi mi beni yedi bilmiyorum, o 45 dakika boyunca. Bir yanım diyor ki "bu çocuk da ileride dizi izleyip abur cubur yemekten hepimiz kadar keyif alacak". Bir yanım diyor ki "evet alacak ta 20 sene sonra, şimdi değil". Diğer yanım diyor ki "dizi senin neyine, zaten güzel de değil, bırak şunu git çocuğuna muz yedir oyun oyna sonra da uyut". Bir yanım diyor ki "iyi de şuan bu diziden keyif alıyor olsaydın ne yapacaktın, nolacak çocuk 45 dakika kendi kendine oyalansa, mısır da çok zararlı bir abur cubur değil ki abartma, senin de bu gibi zamanlara ihtiyacın var artık bunca zaman sonra". Offf susun hepiniz diye bağırasım geldi bir an. Kalktım bölüm biter bitmez, o sırada artık uyku saati geldiği için Karan'ı hazırladım uyuttum ve diziyi kapatıp bu yazıyı yazmaya koyuldum.
Ben bu akşam dizi falan izlemekle memnun olacak değildim zaten. Aslında kendim ne istiyorum çok uzun zaman önce unuttum. Belki biraz spor, hafif bir duş- bakım seansı ve ardından azıcık kitap okuyup, aceleye getirmeden oje sürüp, sessizlik içinde ve sakince, ama sabaha kadar aralıksız uyumak isterdim belki bu akşam ben. Belki değil ya kesin öyle bir gece olsa idi bu gece, çok iyi olurdu, çok özledim o normalliği. Daha hobilerimi, dolabın dibinde yarım kalmış, kuru kayalara dönmüş kilden heykelimi falan saymadım bile..
Yazının başında geçen 6 maddenin, 5ine ait hiçbirşey yok değil mi bu dilekte? İşte 3 senedir özlediğim tek şey bu: sakin, stressiz ve düşüncesiz geçen 1-2 gecem olsa ve yastığa başımı koyduğumda bozulmasın diye kolladığım ojeli tırnaklarım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder