22 Şubat 2013

Yeni doğanla ilk aylar..

Yakın bir arkadaşımın 4 aylık bebeği var. Sık sık konuşuyoruz, fırsat buldukça görüşüyoruz. Onu dinlerken sürekli kendi yeni anneliğimi hatırlayıp, "ben ne yapmıştım acaba" diye hatırlamaya çalıştıkça, bazı şeylere kendimi fazla kaptırmış ve acemilikle yıpratmış olabilir miyim diye düşündüğüm oluyor.

Sanırım yeni anneyken insan daha bir panik, heyecanlı oluyor. Aslında geriye dönüp hatırlayınca, o an için soğukkanlılıkla yapıyor görünsem de, bazı şeyleri derinde bir yerlerde bir miktar stresle kotarmışım çoğu zaman. Ha bugün ha yarın derken, kolay kolay geçmemiş o annelik stresi aslında. Daha dakika bir, göbek bağı bile, stres nedeni oluyor, sanki karnına dokunmayı bırak biraz yaklaşsam bile canı yanacakmış gibi. Halbuki sinirsiz bölge. Bebek hiç birşey hissetmiyor göbek bağında. Bir yerde mantık var sonuçta mecburen yaptık, "bu göbek temizlenecek düşene kadar hergün".

1.haftadaki süt miktarım

Doğumdan 24 saat sonra hemşirenin gelip "sizin sütünüz az, ilaveten formül süt verseniz iyi olur" demesiyle dünyamın başına yıkılışını hatırlıyorum, sonraki 2 gün boyunca ağlamaktan harab olmuştum.. 3. gün sütüm sancılar içinde indiğinde durmadan ölçüyordum, gerçekten sütüm vardı! ne mutluluk! çocuk emip uyuduğuna göre karnı da doyuyordu! Rahatlamıştım. 1. hafta kontrolüne gitmeden önce yandaki fotoğrafı çekmiştim, kendimi doktoruma kanıtlayacağım ya. Formül süt vermedim ya, haklılığımı ortaya koyacağım ya.. Ne kadar güvensiz oluyor insan kendine.
(Karan 12 haziran doğumlu, fotoğrafı 19 haziranda çekmişim. İnsan o günlerde "bu bebeğe ne kadar süt gerekli" diye etrafa sormak ve her bulduğunu okumakla kafayı bozuyor. Doktorum fotoğrafı beğendi yani bir seferlik sağımda 35-40ml süt ilk haftada yeterli. Çocuk emdikçe artıyor zaten.)


Hatırlıyorum, eşimin ne kadar bocaladığını ilk günlerde. Bebek anneye o kadar bağımlı ki, baba kendine yer bulamıyor ilk başlarda bu ilişkide. Arda, biryerden başlayabilmek için işe Karan'ı uyutmaya çalışmakla başlamıştı. Karan 10 günlüktü, Ardanın ellerinde şıp diye uyuyordu, ben uyutamıyordum. Sanırım annede gereksiz bir stres, gerginlik oluyor tüm günün yorgunluğu ile, ama babalar tüm gün işte ve bebekten uzakta oldukları için, akşam bebekle daha sakin sakin ilgilenebiliyorlar. Bebek de bu sakin huzurlu ellerde daha kolay uykuya dalıyor. Ben ne kadar sakin dursam da enerjimdeki stresi alıyor bebek demekki.

Ben duştayken falan Karan'ı göğsüne yatırır, mırıldanırdı durmadan birşeyler anlatırdı. Karan da pek keyifle ağlamadan ve sakin dururdu babasının kollarında.
Bazı akşamlar ise kimseyle teselli olmaz durmadan ağladığı olurdu nadiren de olsa. O ilk 1-2 ay, yediklerimin etkilerini deneyimleyene kadar 6-7 sefer gaz ağlamaları oldu Karanda da. Ama çabuk bulduk tesadüfen dokunan gaz yapan şeyleri ve geçti gitti. Şimdi olsa "bu çocuk neden ağlıyor nerede yanlış yaptım" diye kendimi o zamanki kadar yormam sanırım.

Ev kalabalık olduğu zamanlarda da ağlardı, başka bir odaya başbaşa geçtiğimizde susardı. Misafirlere ayıp ettiği olurdu oğlumun yani :) Ne kadar takardım o zaman bunları ayıp oldu diye.. Şimdi düşünüyorum, onca telaşın içinde bir de bunları kafama takmasaymışım iyiymiş.


hastane çıkışı
Çok iyi hatırlıyorum. Hastaneden çıkmadan önce herşeyi toparladık, sıra geldi bebeği ana kucağına yerleştirmeye. Bebeğe bakıyoruz, ana kucağına bakıyoruz. Bir türlü olmuyor. Sanki çocuk içinde hiç rahat değilmiş, beli boynu falan sakatlanacakmış gibi geliyor insana. Düşünemiyoruz işte, daha 48 saat önce karnımda duruyordu bu çocuk!! Çağırdık hemşireyi. Nasıl olacak bu iş sorduk. Bebeğin altına bir battaniye ile destek koydu. Bebek çok küçükken anakucağının ortasındaki çukuru doldurmak belin fazla kıvrılmasını engelliyor. Bebek büyüdükçe o çukura poposu falan denk gelmeye başlıyor, zamanla battaniyeye gerek kalmıyor ama bebeğin kilosuna göre değişse de, genelde 2-3 aylıktan önce olmuyor bu rahat pozisyon. Yandaki resimdeki gibi hemşire yerleştirdi oğlumu, oh nefes aldık, koyulduk yola.

Kısacası şimdi olsa, ikinci çocuğumu doğursam, bu kadar stres olmam sanırım. Çünkü biliyorum ki anne sütü 2-3 günde inecek. Çocuk zaten fazladan 200 gr kadar stok su ve yağlı doğuyor, süt inene kadar hayatta kalabilmesi için doğanın hediyesi.

Gece gündüz ayrımını 2-3 ayda öğrenecek ve ben biliyorum ki artık bebek varsa, saate bakmayı  bırakmalıyım. O kendine göre bir düzenle 3-4 ayda hayata adapte olacak, artık biliyorum.


Her çocuk farklı olsa da, anne biraz daha rahatlıyor ikinciyle sanırım. İki çocuklu tanıdıklarımda bunu görüyorum. Keyfini asıl o zaman çıkarıyor anneliğin insan sanki..

En önemlisi de bebekler o kadar da narin değil!! Biz tedbiri tabiki elden bırakmayalım ama; birisi başını biran için azıcık yamuk tuttu diye, uykusunda terledi diye, bir iki gece gazı oldu diye,  ağladı diye veya banyo küvetinde azıcık su yuttu diye bozulmuyor bunlar yahu!!



Hiç yorum yok: