Karan 3 yaşına yaklaşıyor ve ben bazı şeylerden onu korumak adına beyaz yalanlar söylemek durumunda kalıyorum. Aslında bugüne kadar Karan'ı hiç kandırmaya, yalan söylemeye falan gerek duymadım. Ne "iğneciye gidiyoruz" diyip evden çıktık, ne de "bu acı" diyip bayıla bayıla yediğimiz bir şey ile ilgili yalan söyledik. Ama şuanda artık bazı şeylere motive etmek için falan beyaz yalanlar söylediğim oluyor.
Bir yemek acıysa dilini değdirmesine izin verdim, çiğköfte vs gibi. 20 dakika evde koştu, su içti, yoğurt yedi o acı tat yüzünden. Ağladı zırladı ve öğrendi "acı"tadı :)
Bir kere acıyı öğrendi, şimdi birşey için "bu acı" dediğimde gerçekten ısrar etmiyor.
Onun yemesini istemediğim şeyleri ise kendimiz de tüketmiyoruz. Veya o yokken, uyurken falan gizli tüketmeye çalışıyoruz.
Bugüne kadar hiç yalan söylemediğimden olsa gerek, her sözüme inanır ve güvenir. Beyaz yalanlarım sayesinde bir çok konuda olumlu sonuç elde ediyorum.
Klasik beyaz yalanlarım ne derseniz ilk aklıma gelenler:
-Çocuklar erken uyurlar, çünkü ilk önce uyuyan en güzel rüyayı kapar.
-Kahvaltını her zaman bitirirsen boyun daha güzel uzar ve asansördeki 2'ye uzanabilirsin. veya buzdolabındaki magneta. çok istediği magnetları her gün az az daha alçağa koyup bir süre sonra erişmesine olanak vermek motive edici oluyor. (aşırı porsiyonlar vermiyorum zaten, gerektiği kadarını bitirsin diye bu )
-Geceleri havuza sivrisinekler girer (yoksa biz otelde tabağımıza yemek alırken bir çocuk havuza düşecek ve bu da benim bitanem olacak diye ödüm kopuyor)
- Yere düşen yemekler geri alınıp yenmez, yoksa karnına sinekler gelir ve karnın çok ağrır (yazın sivrisinekler ısırınca kaşınmaktan o kadar zor durumda kaldı ki şuanda herşeyi o hikayeye bağlayabilirim, ortada kalan meyvelere konan sinekleri de gördüğü için hikayede bütünlük var)
-Dişimizi fırçalamazsak dişlerimizi kaybedebiliriz (pek beyaz sayılmaz bu tabi gerçek)
-Akşamları gürültü yaparsak alt komşumuz bisikleti elimizden alabilir ve geri vermez. (çok rahatsızlık veriyoruz ve komşumuz tavana vuruyor, tak tak sesinden ürken çocuğumu başka türlü ikna edemiyorum, gürültülü oyuncaklarla ancak hava kararana kadar oynayabileceğini anlatıyorum sürekli ve bu yalan etkili oluyor)
-Patiklerinin üzerinde kurbağa resmi var. 1 yaşından bu yana her türlü çorap ve ev içi ayakkabısını reddeden oğlum o kurbağaların sinekleri hüp diye yuttuğuna inanarak ekimden beri ayağına birşey giyer oldu çok şükür. Aslında öyle illaki çorap patik olsun diye takıntım yok, ama serin zamanlarda en azından giyse fena olmaz yani. Gerektiğinde işe yarıyor sonuçta.
Bu tür yalanları söylemeden önce, kanıtlanmayacak seyler olmasına falan dikkat etmeye çalışıyorum bazen oluyor, bazen olmuyor.. Sadece şundan eminim: "keyfime göre" ve "bazen öyle bazen böyle olabilir" durumları hissettirmediğim için bu yalanların işe yaradığı kesin. Tutarlılık, önemli. Çocuklar kendilerini koruyamazlar. Biryerden sonra gerekirse ikna olmazsa, otoriteyi koyup yanlışı durdurmak da gerekebiliyor. İster ağlasın ister tepinsin. Bunlar sınırlarını zorlamak ve denemekle alakalı tepkiler.
Büyüdükçe daha zorlaşacak ve ben, ya yaratıcılığımın doruğuna çıkacağım, veya pes edeceğim -ki muhtemel olan ikincisi.
Şimdilik bizim evde durum bu yani :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder