Geçen yıl Karan 2 yaşını yeni doldurduğu yaz günlerinde gözüne kestiği her su şişesini açmaya çalışıyordu. Farkında olmadan çevresindeki çoğu yetişkin "döker" diye müdehale ederken, "döksün, ne olabilir yaz günü birazcık su dökülse" diye düşünürdüm. Ayrıca engellersen hiç öğrenemez, engelleme biran önce öğrensin de, dökmeden içsin değil mi?
Sonrasında Karan'a hayır demeden önce hep bunu değerlendirdim; şimdi hayırsa ne zaman? Aslında çoğu zaman gereksiz yere hayır dediğimizi farkettim. Bu konuda da uzmanların önerileri ile aydınlandığımı belirtmeme gerek var mı yok tabi.
Aynı zamanda tabi ki zevk için suyu döksün oynasın değil mevzu, ona hiç bir zaman onay vermem tabiki. Su kaynaklarımız değerli ve sınırlı. Ama çocuk şişeden su içmeyi, bardağına koymayı da yavaş yavaş deneyerek öğrenebilir.
Merdiven çıkmayı inmeyi, anahtarı deliğine sokmayı, açmayı kapatmayı, çatalla yemeyi, masaya ekmeklik, peçetelik gibi basit şeyleri götürüp getirmeyi, meyve yedikten sonra tabağı tezgahın üzerine bırakmayı vb. gibi basit ama çocuğun hayatında önemli birçok şeyi "küçük" diye engellemek, çocuğun hem kendine güvenini kırıyor hem de kalbini. Ayrıca hayatımızın bir parçası oluyorlar bu davranışlar alışkanlık haline gelince, evi paylaşıyor oluyorlar. Hoşuna gidiyor.
Sandalyeyi dolabın yanına çekip yüksekteki bir oyuncağını alabilir 2 yaşındaki bir çocuk, ona sandalyeyi dolaba tam yaklaştırıp, sırt dayanma kısmını dolaba doğru koyarak, sandalyeye güvenli şekilde çıkmayı öğretmek gerekiyor. Engellemekle kaç kişi bu davranışı sonlandırabildi ki? hangi çocuk kolayca vazgeçer bu gibi davranışlardan? Ardından çocuk bir de düşerse, "bak ben dedim düşersin diye" diyerek iyice çocuğun kendine güvenini temelli kırmaya gerek var mı? Rahat olmakla tedbirsiz olmak başka şeyler. Güvenli yolları öğretmek gerekiyor.
Merdiven çıkarken tutunmayı, tabak taşırken düz tutmayı gayet kolayca öğrenebilir çocuklar. Tabi ki yetişkinin bu konuda sabırla öğretmesi ve göstermesi şartıyla. Ve inanın beklenenden daha hızlı öğreniyorlar, mükemmel taklitleri sayesinde.
Eline peçete verip,"sil ağzını hadi" dendiğinde, hiç anlamamışcasına bakan çocuklar da görüyorum bazen.
Ellerini yüzünü yıkamayı, sonra havluya kurulamayı bile yapabilir çocuklar 2 yaşlarındayken. Birkaç defa önü ıslanabilir ama olsun, nolur ki?
O ne kadar çok şeyi öğrenir ve geliştirirse anneler babalar da o kadar rahatlayacak halbuki. Ama içten içe "bağımlı" kalmasını mı arzular bilinçaltı acaba?
Farklı tatlar yaratıyor Karan bazen. "O yemek öyle yenmez" diyebilir miyim hiç? o da onun zevki ve tercihi olsun. Hatta hoşuma gidiyor masadaki yoğurdu alıp bulgur pilavına köftesine boca etmesi. Azıcık yardım ediyorum tabi, ama çoğunu kendisi hallediyor. "Olmaz yanına koy, hepsine karıştırma" demem asla.
Arabaya kendisi biner, kendisi iner, gerekirse zaten elini uzatıyor tutmam için. Tamamen kendisine bıraktım bu işleri.
Seneler önce Münihte annemle oturduk kahve içiyoruz, hava nisan baharı mis. Bir anne ve 2-3 yaşlarında kızı yürüyüşteler. Çocuk da pek sevimli ya, biz de izliyoruz yolun karşısında oturduğumuz kaldırım üstü cafesinden. Kız çocuk bisikletle, anne yanında yürüyor. Derken bir çukur vardı, bisiklet devrildi, çocuk düştü, anne 2-3 metre geriden gelirken durdu, 10-15 saniye bekledi. Çocuk kendisi kalkmaya çalıştı. Bu arada en ufak bir ağlama, isyan yok. Anne biraz daha yaklaştı, araları 1 metre kadarken durdu. Çocuk kalkacak da, farkında değil ayakkabısı takıldı bir yere, düzeltemiyor bisikleti. Ama bir hayli çabalıyor. Anne hala bekliyor. Çocuk en sonunda elini uzattı yardım istedi, anne o zaman geldi takılan yeri kurtardı, çocuk oyununa devam etti. Biz de bir güzel dersimizi aldık tabi. Bizim canımız tez, kanımız kaynıyor Türk milleti olarak fazla telaşeliyiz. "eyvah düştü çocuk" diye paldır küldür çocuğu kaldır, sağını solunu kontrol et vs..Çocuk ne öğreniyor? "sen düşersen kendin kalkma, annen olarak ben kaldırırım". Sonra görüyoruz her yerde, düşen çocuk kalkmadan yerde ağlar, bekler ki gelsin biri kaldırsın.
Karan bazen birşey için "çok zor yapamam" derse bile, "bir dene bakalım istersen,olmazsa ben de yardım ederim" diyorum. Bakıyor ki kendisi yapmış, nasıl seviniyor. Yapamazsa da yardım ediyorum, bu seferde birlikte birşey yapmış yaşamış oluyoruz. İkisi de kabulum, yeter ki çekinmesin denesin.
Önceki yazımda özdeğerden bahsederken, özgüveni daha az geçmiştim. Yeteneklerinin farkında, özgüveni sağlıklı çocuklar için de işte, çocuğun kendi kendine yetebilmesine destek vermek, denemeye teşvik etmek ve özgün taraflarını içtenlikle kabul edip sevmek gerekiyormuş. Daha çok yapılacak şeyler, dikkat edilecek konular var da, başka bir yazıda onlar da artık..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder