Bu kadar hızla hayatımıza giren yeniliklere bizler çocuk olarak o kadar hızlı adapte olurken, ailelerimizin kırk türlü endişeleri; ve bu endişelerden beslenen şehir efsaneleri olmaz mı ohooo sürüsüne bereket:
80li yıllarda ailelerin dillerine dolananlar:
-Çocuğun gözleri tetris yüzünden kör olmuş
-Cep telefonu çocukları asosyal yaparmış
-18 yaşından önce verilen cep telefonu çocuğun duygusal zekasını etkilermiş
-Metal/Rock müzik insanı şiddete itermiş, amerikada böyle gençler varmış anne babasını öldürmüş,gençler dinlemesinmiş (!!!)
-Metal/Rock müzik dinleyen gençler satanist oluyormuş, internetten gruplara kapılırlarmış
-Sms veya msn messenger vb. chat yoluyla kurulan gruplar varmış grupça intihar ediyorlarmış, aman kapatın interneti
Aklıma ilk gelenleri sıralayıverdim ama ara sıra aklıma geldikçe güldüğüm daha bir sürü dedikodu vardır.

Şimdi anne korkularının da yeni sürümü var: bu yeni moda korkularda ipad yüzünden şu olur, baby tv şunu yapar, kreşe gitmezse asosyal olur, bilgisayar tü kaka...
Hayat hergün herşeyin yeni sürümünü veriyor bize. Çocuk milleti çok hızlı adapte oluyor yeniliklere, bizler yaşımızı aldıkça adaptayson sorunu yaşıyoruz, korkularımız da büyüyor bizimle.
Geçenlerde bir konsere gittim, oradaki bazı 18-20 yaşlarındaki gençler için üzülüp hemen yaşlı teyze modunda eleştiriverdim. Sonra da kendi cümlelerim kendi kafamda uçuştu birkaç gün, yok dedim, biz de orta yaşlı olduk herhalde, yenilikler değişiklikler daha zor giriyor bünyeye herhalde artık.
Sonra yine kendi neslime döneyim, hayatımızda ne kadar çok özgürlük, oyun, eğlence ve renklilik varsa, o kadar mutluyduk. Yukarıda sıralanan korkuların yanından bile geçmedik bu yüzden. Mutlaka çok istisnai örnekler vardır, ama genel olarak sıkıntı olmadı bence. Hani Gülse Birsel'in bir yazısı vardır, "Emo nedir bilmezdik" diye anlatır, tam da öyle. Mutluyduk.
Okula yürüyerek gidip gelirken hem de 15-20 dakikalık bir yolu, annelerimiz hiç endişelenmezdi. Sokakta oynarken "arada bi gel görün" derdi annem, arkasını aramazdı. Arkadaşlarımızla salyangoz toplayıp, karınca yuvalarını kurcalarken gayet sosyal, araştırmacı ve hem fizik hem de ruhen sağlıklıydık.
Korkuyorum şimdi, Karan biraz gözümden uzaklaşınca. Düşmesinden, hasta olmasından değil, insanlardan korkuyorum. Burnumun önünde dursun demeye devam edersem de, ya tvye kapılacak ya bilgisayara, ne yapacak çocuk yani. O zaman işte obez mi olur, asosyal mi, işte o zaman korkmaya başlamam lazım asıl.
Ipadle, tv ile, her gün yenilenen teknoloji ile gelişecek benim çocuğum da, bizlerden daha şanslı olarak her bilgiye bir Tıkla ulaşacak. Ancak bizim kadar özgürce yaşayacak mı çocukluğunu, ondan şüpheliyim. Her ne kadar hayatında açık hava ortamları ve aktiviteleri bol tutmaya çalışsam da tepesinde bir bekçi ile ne kadar özgür olur, tartışılır. O yüzden hep uzaktan izlemeye çalışırım, mümkün olduğunca müdehale etmem, çok riskli bir davranış olmadıkça engellemem onu.
İşte yeni nesil annelerde genel olarak olan bu tür korkuların, bakalım bizim çocuklarımız ileride hangilerini hatırlayıp gülecekler.
Çocuğa sevgi, ilgi, özgürlük ve değer verildiği sürece, bağımlılıkları olmaz diye inanmak istiyorum. Bizim nesilde böyleydi, yeni nesillerde de böyle olsun umarım. Korkularımızı başka nasıl yeneriz bilmiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder