29 Ağustos 2013

"Hayır"dan anlamayan insanlar..

Biz fazla samimi bir toplumuz. Zamanlı zamansız yakınlık gösterir, haddimizi aşan konuları merak eder, ve daha vahim olanı bunu seve seve, iyi niyetle yaptığımızı sanırız. Genel olarak yaklaşımlarımız kişisel alana saldırır niteliktedir.

Eğitim yıllarımda, yabancı öğretmenlerimin de sıklıkla örnek verdiği, Türk toplumuna has özelliklerden ilki, bir başkasının kişisel alanına saygısızca girilmesi olmuştur her zaman.

Sıra beklerken fazla yakın durulmasından tutun da, yolda karşılaşınca "nereye böyle?" sorusuna kadar anlamsız bir haddini aşma var. 

Özellikle çocuklar söz konusu olduğunda, onlar sanki sorgusuzca sevilebilir, haddini aşan sorularla sıkıştırılabilir, anası babasına sormadan eline yiyecek tutuşturulabilirmiş gibi fütursuzca saygısızlık örnekleri dolu.

Çocuğun yapmasını istemediği şeyi yaptığımızda ne öğretiyoruz? Saygısız davranınca saygısızlık, kötü davranınca kötülük, yalan söyleyince yalancılığı öğretiyoruz, bunu anlamak bu kadar zor mu?
Çocuk gelip elimizdeki birşeyi izinsiz alınca hop oturup hop kalkmakla, kızmakla mı öğrenecek yanlış olduğunu? Ama onun elindeki birşeyi aynı şekilde elinden alıp giderek ona bunu kim öğretiyor peki? 

Bir davranışı meşrulaştıran genelde kendi alışkanlıklarımız. Ve çocuğumuza doğruları öğretmenin etkili yolu, anlatarak değil yaparak olduğu için, anne baba olmak zor zaten.. yoksa anlatmakla olsaydı yarı yarıya iş kolaylaşırdı.

Dün akşam yaşadığımız bir şey yüzünden bu yazıyı yazmaya koyuldum ama aslında sık sık benzerleri, bazen dozu az ya da daha çok şekilde karşımıza çıkıyor.

Bu arada parantez açmak gerekir ki, bazen Karan "hayır" der ama aslında bir oyun içindedir, örneğin sevdiği bir arkadaşımladır, şakalaşıyorlardır, kaçıyor gibi yapıp bilerek yakalanıyor ve öpülmekten sevilmekten mutludur. O koşullar farklı tabi ki, bu durum bir yabancı ile yaşandığı için rahatsızım ve paylaşıyorum.

Dün akşam bir restorandaydık ve yan masadaki hanımefendiyle oğlum arasında geçen diyalog şöyle:

Bayan: ay sen ne tatlısın, bir kere öpeyim mi
Karan: hayır.
(5 dk sonra)
Bayan: şu yanakları mıncıklamak istiyorum.
Karan: haaayır.
(10 dk sonra)
Bayan: Seveyim birazcık seni ama yaa?
Karan: hayır! yapma.

10-15 dakika sonra, bayan masadan kalkınca, Karan'ın yüzünü aniden avuçladı kendine göre sevdi ve restorandan çıktı gitti. 


Karan hayal kırıklığı ve ağlamaklı bir ifadeyle,  "ama anne neden yaptı öyle, ben yapma demiştim??" 


Evet tam da oğluma öğrettiğim şekilde, açıkça "hayır" dedi, yapma dedi, ama dinleyen olmadı malesef..

Gel anlat bakalım şimdi çocuğa, "bu kadına kimse hayır'ın anlamını öğretmemiş çocuğum, malesef onu hep sormadan izin almadan  sıkıştırıp sevmişler herhalde yoksa kendinde bu hakkı görmezdi sanırım".


Üstelik oğluma sürekli, kimseye istemediği hiç bir şeyi yaptırmamasını, bunun suç olduğunu ve ceza verilebileceğini anlatmaya çalışırken, bu kadın ve bunun gibileri hangi kategoride anlatmam lazım bilmiyorum. Çünkü istisnaları ve koşullara göre durum değerlendirmeyi öğretebileceğim bir yaşta değil. Önemli kuralları, 3 yaşındaki çocuğa grilerle anlatamıyoruz, genelde ya siyah ya beyaz ile kuralları öğretebiliyoruz.

Tabi ki kadın çocuğumun canını yakmadı, sevgi dolu bir hareketti bu ve kendine göre iyi niyetliydi. Ama bu bilinçsiz sevgi selinin, Karan'ın kalbini kırması ve özdeğerini saygısızca zedelemesi gerçeğini değiştirmiyor. 

Ben kimsenin çocuğuna yapmıyorum. Benim çocuğuma da yapılmasın isterim.
Dünyada bir çok kötü insan var, tedbirli ve hazırlıklı olmak zorundayız. 
Çocuğuma istemediği veya tanımadığı biri onu kucağına aldığında "imdat" diye bağırmasını falan öğütlüyorum. O yüzden dikkatle yaklaşınız, hani söylemedi demeyin :)))






Hiç yorum yok: