11 Ocak 2014

Yönetilen değil, düşünen insan yetiştirmek

Popüler olanla, doğru olan arasındaki mesafe nedir?



Benim ayak izlerime basa basa yürüyen bir çocuk sahibi olmak, bu sonuçla mutlu olmak salt ego tatmini değil midir? Diğer yandan o çocuk ne kadar cesaretsizdir ki, bellenmiş denenmiş bir yoldan başka yola gitmez ve bundan gururlanır?
Ve bana o derece çok benzemesine sevinmem, bilinçsizce buna uğraşmam, çok acınası olmaz mı? Bunu atlatacak, taşıyabilecek medeniyette olmam gerekmez mi insan yetiştiricisi olacaksam ?

Çok var etrafımda, sırf anası babası gibi olmayı görev edinen tanıdıklarım, doğru mu yanlış mı sorgulamayı bırak, üzerinde düşünmeyi tartışmayı bile ayıp gören arkadaşlarım.. üzülmeli mi sevinmeli mi buna?

Aklıma çok uç bir örnek geliyor, çocukluğumda şahid olduğum: O yıllarda, sıradan TC vatandaşı farzedilen, cumaları, cenazede, ramazanda falan camiye giden, diğer zamanlarda akşamüstü rakı içmeye başlayan esnaf ve iyi anılan bir babanın kızı Londra'da üniversite okurken, bir tatilinde burkayla geldi eve.. Kim kime tepki verdi sonrasında malum, baba daha erken içmeye başladı, kız daha çok kapandı dinine ve en sonunda ikindi vakti alkolsüz, derneksiz, kutlamasız bir nikahla evlendi; babası ise akşamına gelinsiz damatsız büyük bir düğün yaptı yemekli, tüm tanıdıklarıyla sabaha kadar kızının mürvetini kutladı.. Ailedeki çatışmaya bakar mısınız..

Çatışmalar ailede herkes için mutluluk getirmiyorsa bir yerde böler değil mi? Benim gibi değil diye sevmekten vazgeçer miyim birini?

1. Çocuğum kendine özgü olsun isterim.

Benim "hayır" dediğim bir şeye "evet" diyebilir. Ya da tam tersi.. Çocuğun hayır diyebilmesi de, evet diyebilmesi de mesele , seçimler kişiye özel ve görecelidir bu yüzden demiyorum,asıl mesele, "kendi olabilmeye" cesaret edebilmesidir. Ben çocuğumla tartışmaya başladıktan sonra daha çok anlaştığımızı ve sevgimizin katlandığını hissettim her zaman. (tabi nihayetinde 4 yaşında bile değil ama olsun :)


2. Çocuğum kendine özgü olmayı "sevsin" isterim.

Bir gruba dahil olmayı bilinçsizce yaşayanlar kadar, o gruba karşı olmayı da bilinçsizce yapmak var madalyonun diğer yüzünde..
Çoğunluk mu azınlık mı bir kriter değil, ne azınlıkta olduğu için korksun, ne çoğunlukta olduğu için çoşsun insan.. Ne olduğunu bilsin, sadece kendisiyle olsun yeter.. Her gün, her an her yanlışı eleştirebilsin adilce kendi içindekine küsmeden..

3. Çocuğum özgür olsun isterim.

Ve yüksek sesle düşünmekten korkuyorsan özgür değilsin zaten. Hatırlatırım sadece çoğunluk olanlar özgür demek değil.. Herkes istediği gibi inanır düşünür..Ya da inanmaz,, düşünür düşünür de aynı şeye bir türlü inanmaz, olabilir..

4. İçinden geliyor geçiyorsa, fikir değiştirebilsin isterim.

Fikir değiştirince kendinden birşey kaybetmeyeceğini bilmeli çocuğum.
Hata yaptığını kabul etmek demek değil mi bu bir şekilde.. ne var bunda yani ..
Tuttuğu futbol klübu kapansa iflas etse, ortadan kaybolsa, bir daha takım tutmayacak mı, futbol maçı izlemeyecek mi insan? Elbet başka bir takım da tutabilir.

10 yaşındayken başkasısın, 30 yaşındayken başkası.. Eğer tıpatıp aynıysa, hiç eklenmediyse insan kendine zamanla, üzülmeli sanki..
Mezun olduğun okul kapanıp yerine cami yapılınca, o okuldan aldığı diploması yok olmuyor ki insanın..(Bizzat yaşadım ordan biliyorum :))

5. Körü körüne olmasın çocuğum isterim.

Demek istiyorum ki, neyi neden sevdiğini, neye inandığını ve amacını bilmeli.
Bir konuda fikir sahibi olmak için her yönünden incelemek araştırmak gerekir, tüm verilerden bir analiz yapabilmek gerekir, süzülmüş seçilmiş özetlerle bilgi sahibi olunur mu?

Mesela köşe yazısı okumak özet bilgidir, kişisel fikir ve bilgi özetidir bence,, Şahsa aittir yazanlar. Kaynağı, dayanağı iyi tartılmalıdır sanki..

6.Makalenin ne demek olduğunu, ciddiyetini özümsemesi isterim çocuğumun.

Referansların farkında olması gerekir. Tek bir referanstan beslenirse körleşir.
Hele ki sadece beni ve babasını referans alırsa üzülürüm, dünya yalnızca bizden ibaret değil ki..

Kitap okuyorsa her açıdan değişik fikirlere ait yazarları okusun çocuğum, kendi fikrini ekip biçebilmesi için, ekili biçili tarlalardan çeşit çeşit tatmalı fikirleri..


Hergün aynı gazeteyi alıp gelmemeli insan eve.. Anlatabildim mi..

Yoksa hergün kurufasulye yemeğe benzemez mi? Vücut gıdasız kalmaz mı?







Hiç yorum yok: